Değişen KKTC

KKTC'ye çok uzun yıllardır gidip geliyorum. Başlangıçta sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi vardı. Şimdi 30'a yakın yükseköğretim kurumundan söz ediliyor.

Her ne kadar Türkiye'den giden öğrenci sayısı azalsa da 100'e yakın ülkeden öğrenci gelmeye devam ediyor. Adanın en önemli dinamiklerinden birisi hâlâ üniversiteler.

Siyaseten tanınmasa da verdiği diplomalar dünyanın hemen her yerinde kabul görüyor. Mezunları arasında geldikleri ülkelerde ekonomiden siyasete en tepeye kadar tırmananlar var…

KKTC bizim için hep "Yavru Vatan"dı. Hâlâ da öyle. Aynı dili konuşuyor, aynı ay yıldız altında yaşıyor, aynı parayı kullanıyor, aynı ezan sesini duyuyor, aynı kaygıları paylaşıyor, aynı takımları tutuyor, aynı sevinci yaşıyor, kendinizi kendi ülkemizde gibi hissediyorsunuz.

Daha önce hep iş için gittiğim için koşuşturmayla geçiyor, ülkeyi yeterince gezme fırsatı bulamıyordum. Bu kez kısacık da olsa köylerine varıncaya kadar önemli bir kısmını gezme olanağı buldum.

Hava güzel, otel, yemek, ulaşım ve diğer yaşam giderleri bize göre çok daha makuldü.

Uzun bir aradan sonra 6 ay kadar önce Doğu Akdeniz Üniversitesi'ne söyleşiye gitmiştim. Moraller adeta dibe vurmuş gibiydi. Şimdi hemen herkesi çok daha heyecanlı gördüm. Geleceğe çok daha

umutlu bakıyorlar. Vitrinler, sokaklar daha canlı, kış ortası olmasına rağmen turist sayısı umulanın çok üzerindeydi.

Son Cumhurbaşkanlığı seçimi ve olası bir erken seçim heyecanı, değişim ve silkelenme umutlarını artırmış gibi gözüküyor ama yine her zamanki gibi çok temkinlilerdi…

Muhteşem Magosa

Doğu Akdeniz Üniversitesi ve İTÜ'nün kampüsünün de bulunduğu Mağusa'yı turist gözüyle gezmek, yakından tanımak, tarihini bilenlerden dinlemek tek kelime ile harikaydı. Yolunuz KKTC'ye düşerse özellikle Mağusa'yı ve Maraş'ı adım adım gezin derim. Lefkoşa yeni Cumhurbaşkanlığı külliyesi ile daha bir başkent olma havasına bürünmüş. Yeşil hat dünden bugüne hep aynı. Sınır kapılarından karşılıklı geliş gidişler ise her geçen gün daha da artıyormuş.

Girne, Lefke ve Karpaz bölgesine bu kez gidemedik ama ilk kez köyleri de gezme fırsatım oldu. Aslında KKTC tam bir tarım ve hayvancılık ülkesi. Müthiş tarım alanlarına, meralara sahipler ama tarım ve hayvancılık yapan yok gibi. Türkiye'den bu amaçla adaya getirilenler bile çoktan farklı işlere yönelmişler. Bu konuda mazeret çok ama ne devlet nezdinde ne de millet olarak bir kararlılık yok gibi.

Hep yağmur yok diyorlardı, biz oradayken evleri ikinci katına kadar su bastı. Oysa birkaç baraj daha yapılsa, tarıma bakış açıları değişse ve özellikle de akıllı tarıma yönelinse her şey çok daha farklı olabilir.

Bizden ne görseler onu yapıyorlar dercesine KKTC hiç alışık olmadığımız şekilde beton kuleler yığını haline gelmeye başlamış. Oysa en son yapacakları iş bu olmalıydı…