Siyasette bahar havası

Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından iktidarla diyaloğu tümden kesmişti. CHP'yi siyasi zeminin dışına çıkaran bu karar, aslında FETÖ'ye karşı alınan tedbirlere bir tepki ve misilleme niteliği taşıyordu. Kılıçdaroğlu, 8 yıl boyunca bu katı tutumunu sürdürdü.

"Değişim" iddiasıyla CHP'de yönetime gelen Özgür Özel, 31 Mart seçimlerinin hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan randevu isteyerek Kılıçdaroğlu'nun siyasi kutuplaşmayı derinleştiren bu yaklaşımına son verdi.

Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından dün de MHP lideri Devlet Bahçeli'yle görüşerek 8 yıl aradan sonra CHP'yi rasyonel zemine geri döndürdü.

Siyasetteki bu yumuşama havası kamuoyunda son derece olumlu karşılandı. Türkiye'nin bu yumuşama havasına ihtiyaç duyduğundan şüphe etmiyorum.

Fakat...

Siyasetteki bu iklim değişikliğinin tartışılması gereken farklı yönleri de var. Özgür Özel'in randevu talebi gündeme gelir gelmez Erdoğan'ın önüne "ödev" mahiyetinde "Osman Kavala, Can Atalay, Selahattin Demirtaş serbest bırakılsın" şartı getirmek de neyin nesi Özgür Özel'in görüşme sırasında masaya konulmak üzere beraberinde getirdiği dosyada bu konuların veya bu başlıkların olması bir nebze normal görülebilir; ancak, hükümete yakın bazı bürokratik-medyatik çevrelerin "yeni deliller bulalım, yoksa da üretelim, Kavala'yı serbest bırakalım" tavırları soğukkanlı olmaktan uzak ve yanlış. Ayrıca, 31 Mart seçim sonuçlarından dolayı paniğe kapılmış, korkuya düşmüş bir ruh halini yansıtıyor.