CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB Başkanı İmamoğlu'nu makamında ziyaret etti. İstanbul için adayımız İmamoğlu açıklaması yaptı. Ancak kurduğu iddiaları cümlelerin aksine Akşener çıkmazına saplanıp kalmış gibiydi... Özel'in "Siyasette hiçbir ihtimal tamamen sıfırlanmaz. Öyle olmasın diye üstümüze ne düşerse sarf etmeye devam edeceğiz." İfadesi kapı açık mesajı olarak görüldü. Ama devamında da "Seçimi İstanbul İttifakı kazandı. İstanbul'u İstanbullular kazandı, İstanbullular İmamoğlu'na yine sahip çıkacaktır." Diyerek Akşener'e senle ya da sensiz İyi Parti bizimle mesajıyla aba altından sopa gösterdi.

Akşener'in talimatı ile istifa eden, İYİ Parti İBB Meclis Grup Başkanvekili İbrahim Özkan'ın, aynı göreve tekrar seçilmesi bardağı taşırdı. İyi parti isyancılara karşı disiplin sürecini başlattı. Ancak CHP'nin İYİ Parti üstündeki etkisi inkar edilemez şekilde görüldü.

Şimdi meseleyi her iki cepheden de okumaya çalışalım. CHP ile iş birliği için diretenlerin derdi makamlarını, koltuklarını korumak aslında. Özkan bu konunun en dikkat çekici örneği oldu. CHP'ye yanlayanlar "Akşener gidici, biz koltuğumuzu koruyalım" şeklinde hesap yapıyor. Akşener ise hezimeti görüp kısa vadeli kazançlar yerine uzun vadeli bir planlama peşinde gibi görünüyor. Partiyi CHP'nin stepnesi görümünden kurtarmaya çalışıyor. Hesaplarını yerel seçim değil, 2028'e göre yapıyor. Burada son sözü söyleyense elbette İYİ Parti seçmeni olacak. CHP'ye yanlayanlarla mı, Akşener'le mi yol yürünecek, sandıkta anlayacağız...

Samsun'un İlkadım ilçesinde 110 suçtan 24 yıl 7 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan firari hükümlü polisin yedi gün süren takibiyle yakalandı. Haberi okuyunca acaba yanlış mı okudum diye dönüp bir kez daha okuma ihtiyacı hissediyorsunuz. Zira 110 ayrı suçtan hüküm giyen birisi nasıl olur da zaten sokakta olur.

Açık söyleyeyim suç işlemeyi meslek haline getirenler var. Bu yüzden suçla mücadele için cezaların katlanarak artması gerektiğini düşünüyorum. İlk hırsızlıkta kamu cezası, ikinci hırsızlıkta ev hapsi üçüncü hırsızlıkta hapishane, dördüncü hırsızlıkta ilk cezanın iki katı gibi bir süreç işletilmeli. Suç işlemeyi meslek haline getirenler ömrünü cezaevinde tüketmeli...

Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Aslan'a bir kulak vermek gerekiyor. Zira "uyutulsunlar" diyenlerle, "sokaklar köpeklerin" diyenler dışında makul önerileri var. Örneğin "mahalle köpeği" kavramıyla hayvanların sitelere, muhtara ya da işletmelere zimmetlenmesi gibi uygulamalarla sürüleşmesinin önüne geçilmesi sağlanabilir. Ya da belediye ekipleri, KOBİ'leri, şirketleri, fabrika ve bahçesi olan uygun tesisleri ziyaret edip hayvanları onlara hediye edebilir. Aynı zamanda kulübe, mama desteği verilip, düzenli olarak aşıları da yapılabilir. Tabi bu süreçte kısırlaştırma çalışmalarının da devam etmesi gerekiyor. Zira sayıları üç milyona yaklaşan başıboş köpek sorununa neşter atılması şart, üç bakanlık bu konuda kafa kafaya verdi çalışıyor. Bakalım nasıl bir eylem planı çıkacak.

Aslında fark etmeden hayatımıza girdiler bile...

Evin içinde geziniyorlar, sessiz sessiz çalışıyorlar.

Hatta onlarla empati kurup

Menekşe, Rıfkı, Katya gibi isim verenler dahi var.