Baharda Görüşelim!

Türk takımlarının grup yolculuğunu Galatasaray Kopenhag maçı ile başladı. Her şeyden önce, Avrupa'da rekabet etmenin keyfini sürelim ve bunun ekmeğini pazarlama ve iletişim anlamında sonuna kadar kullanalım. Dün çok iyi şeyler hayal ettiren bir 30 dakika, sonrasında kabus gibi bir 55 dakika ve futbolu neden sevdiğimizi hatırlatan son 10 dakika, çok dersler barındıran ama Galatasaray'ı gruba tutunmasını sağlayan bir sonuç oldu. Bunların yanında, sportif başarı ya da maç içi aksiyonların dışında, Şampiyonlar Ligi ve Konferans Ligi'nde elde edeceğimiz başarıların, atacağımız gollerin, maçların önünü arkasının, arka plan görüntülerinin tabiri caizse suyunu çıkaralım. Bunlar etkileşim anlamında değerli olduğu kadar, marka değeri açısından da çok kritik. Tabi bunların olabilmesi için öncelik sportif başarı. Galatasaray'ın minimumda 3., Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın da minimumda 2.olması (kaldı ki, Fener ve Beşiktaş'ın 1.olarak bitirmeleri gerçek beklenti olmalı), bizi bahar aylarına uzun zaman sonra Avrupa'da 3 takımla taşıyabilir. Bu da hem ülke puanı, hem de ülke futbolumuzun marka değeri için ne kadar önemli olduğunu söylememize tekrar tekrar gerek yok artık. Serie A, yani İtalyan takımlarının geçtiğimiz sene ortaya koyduğu performansla ve bunu destekleyen medya çalışmalarıyla bunu şahane bir şekilde anlattığını ve yine tabiri caize "promote" ettiğini gördük. Sıradaki neden biz olmayalım. Rekabetçi takımlar kuruldu, her şey hazır, artık sahne futbolcuların, hocaların, tribünde destek verecek taraftarların, baharda görüşelim!

Not: İlk maç elde edilen 1 puan, sonrasında çok kıymetli olabilir. Dünkü diğer sonuçlara da bakarsak, burası Şampiyonlar Ligi, her an her şey olabilir

Kuntz meselesive Montella

Teknik, taktiğe girmeden, işin iletişim boyutunda kalmaya çalışarak son dönemde yaşanan Kuntz meselesine bir bakalım. Öncelikle Kuntz ile takım arasındaki ilişkinin koptuğu çok barizdi. Bunu hem oyuncuların, hem de hocanın açıklamalarından anladık. Medya önünde atışan, birbirine cevap veren bir hoca-oyuncu ilişkisi bizi maçlarda nereye götürür zaten Ermenistan mücadelesinde gördük. Euro 2024 her anlamda çok kritik. İlk olarak turnuvanın Almanya'da olması, bizi taraftar desteği açısından birçok takımından farklı noktaya taşıyacaktır. Bunu Euro 2008'de gördük. Diğer bir önemli konuda, birçok genç ve olgunluğa yaklaşmış oyuncumuz için müthiş bir vitrin görevi görecek. Transferleri veya takımdaki yerlerini derinden etkileyecek bu turnuvaya mutlaka ama mutlaka gitmemiz lazım. 24 takımın sonunda katılma hakkı alacağı ve bulunduğumuz torbaya göre lokum gibi bir kura çektikten sonra, bu turnuvaya gidememek, son dönemdeki en büyük başarısızlığımız olur. Bunun önüne geçmek için ne gerekiyorsa yapılmalı diye düşünüyorum. Risk alacak, deneme yapılacak bir durum yok. Kuntz ile ilgili basında dolaşan haberlerden sonra dünü işaret eden bir açıklama yapan TFF ise süreci, nezaketle yürütmeye çalışsa da, Çarşamba'nın gelişi belliydi.. Bir sonraki maçımız yakın olduğu için de hızlıca Montella açıklandı. Ben genel olarak olumlu buldum bu hamleyi. Ligi bilen, uzun zamandır bu topraklarda teknik direktörlük yapan, buranın mental zorluluklarını bilen bir hoca. Ama önünde çok kısa zamanda başarması gereken 3 maçlık bir periyot var. Bu takım bu gruptan ne olursa olsun çıkabilmeli. 2 zor deplasman, bir de belalımız Letonya ile evimizde maçımız var. Lütfen yazın turnuvada hangi takımı tutucağımızı düşünmeyelim Milli takımın tüm etmenlerini, oyuncularını, yöneticilerini ve medyayı 3 maçlık her şeyi kenara atmaya ve hedefe odaklanmaya davet ediyorum. Sonra ne istiyorsanız yaza kadar konuşuruz