Vesayet mi tam bağımsızlık mı

Son günlerde Emniyet ile bağlantılı olarak kamuoyuna yansıyan gelişmelere bakıldığında birtakım operasyonel unsurların, yeni tip vesayet yapılarının harekete geçtiği görülüyor. FETÖ'nün kumpas davalarını hatırlatan bazı kumpasların siyasetçiler başta olmak üzere pek çok ismi ve hükûmeti hedef alarak yeniden kurulduğuna dair haberler kamuoyuna yansıdıkça 17-25 Aralık sürecini hatırlatan bir hadise ile karşı karşıya kalındığı görülüyor. Bu bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da ifade ediliyor.

27 Mayıs öncesi kurulan cuntalardan Talat Aydemir darbesine; 9 Mart ve 12 Mart cuntalarından 12 Eylül'e; 28 Şubat'tan 17-25 Aralık'a ve 15 Temmuz'a kadar vesayet odaklarının Türkiye'nin siyasal aktörleri, kurumları, demokrasisi, millî egemenliği karşısındaki pozisyonları malumdur.

Seçilmişleri kontrol altında tutmak isteyen, siyaset kurumunu ve hükûmetleri zayıf ve kontrol edilebilir kılmak isteyen bu vesayet yapıları hem Türkiye'yi kendi babalarının çiftliğine döndürmek isteyen küçük vesayet yapıları oluşturur hem de kuklası oldukları büyük, küresel vesayetin uzantısı işlevini görür.

Batı, sömürgecilik döneminden beri gücünü milletten almayan, iktidarlarının meşruiyeti olmayan birtakım darbe yönetimleriyle, vesayet yapılarıyla veya "atadıkları" kraliyet veya şeyhlik yönetimleriyle çalışmayı demokratik yönetimlerle çalışmaya tercih eder.

Çünkü gücünü milletten alan, milletin seçtiği siyasetçiler eninde sonunda millete sandıkta hesap vermek zorunda oldukları için milletin çıkarlarını, egemenliğini, bağımsızlığını korumak durumunda kalacaklardır.

Gücünü milletten almayan iktidar sahipleri ise millete değil kendilerini o noktaya getiren güç odaklarına minnet borcu duyar, onların hesabına çalışırlar. Çalışmazlarsa benzeri bir aparat ile kendilerini oraya getiren Batı tarafından devrileceklerini bilirler.

İşte bu nedenle Batı, Batı-dışı toplumların demokratikleşmesinden rahatsız olur. Demokratikleşmenin, siyaset kurumunun güçlenmesinin, millet egemenliğinin tecelli etmesinin eninde sonunda o ülkenin bağımsızlık taleplerini yükselteceğini bilir.