kendi lisanı ile ömrününüç safahatı:1. genç şair2. mistik şair3. rabık şair (sabık şair)20 yaşından itibaren 1983'te ebediyete göçüşüne kadar ömrünün bütün safahatı bu otobiyografide sergilenmiştir.20 yaşında fransa'daki sorbon üniversitesi felsefe şubesine gönderilmiş ve fakat orada tahsilinden ziyade ruhunun ve bazı meraklarının kendisini esir al
Okuyucularım benim yazılarımda hiçbir şekilde büyük harf kullanmadığımı bilirler.. 20 senedir bu uygulamaya devam ederim.. bu prensibi kendi inisiyatifi ile takip edenler mevcut bulunduğu gibi, benim yaptığımı doğru görüp bu tatbikata devam edenlerin var olduğu da bir gerçeğin ifadesidir.. bir kere daha tekrar edecek olursak gerek satır başlarında,
Birçok kanalda açık oturumlar tertipleniyor. üzerinde münakaşa ve müzakere açılan konularda mâlûmat sahibi olup olmadığı belli olmayan birtakım kişiler, bu oturumlara konuşmacı olarak dâvet ediliyor. bunların içinde ele alınan konularda bilgisi bulunmayan kimselerin bulunması yetmiyormuş gibi bir de münakaşa ve müzakere âdâbına ve usullerine vakıf
sevgili okuyucular;insanoğlu malumlarla (bilinenlerle), meçhuller (bilinmeyenler) arasında yaşayan bir varlıktır..düşünmeye meçhullerden başlayacak olursak; ademoğlu zebur, tevrat, incil ve nihayet mübarek kitabımız kur'ân-ı kerim sayesinde meçhulleri açıklamak ve bu suretle huzura kavuşmaya muvaffak ve muktedir almaktadır.. bu sırada şu gerçeği hi
pendik kahvehanelerinden birine girdim.. yanında boş sandalye bulunan bir masaya oturdum.. masada 60-70 yaşlarında bir şahıs var.. şivesinden anladım ki bir karadenizlidir.. yani rizeli.. hoş sohbet bir adam olduğunu anladım.. oturur oturmaz konuşmaya başladı.. hoş geldiniz.. ne içersiniz dedi.. rizeli şivesini dinlemeyi öteden beri severim.. hem d
Sevgili okuyucularım;ilim, sanat, felsefe ve hatta dinlerin yayılmasında; asırdan asıra, çağlardan çağlara intikal etmesinde '' kitab'' ın rolünü ve hizmetini hiç kimse inkar edemez..değişmeyen hakikat budur.. şöyle de diyebiliriz: medeniyetlerin vücud bulmasında, devirden devire taşınmasında başlıca faktör ve vasıta, hemen belirtmeliyiz ki yine ki
konuyu tahlil ederken bazı bilinen gerçekleri tekrarlamak uygun olacaktır. malumlardan birisi, kadınların erkeğe nazaran daha duygusal bir varlık olduğu hususudur. bir kavgaya, bir münakaşaya tutuşan kadın, hesap ve tedbir düşünmekten ziyade duygularının sevk ettiği istikamette davranmaya çalışır. bu sebeple her zaman erkekte göremediğimiz samimiye
Son günlerin tartışılan konusu; TBMM tarafından artık bir (af kanunu) çıkarılması, yahut işledikleri suçlar sebebiyle 200 bini aşkın vatandaşın hapishanede çekmekte olduğu çilenin hafifletilmesi, yani cezalarından münasip miktarda bir tenzilâtta bulunulmasının zamanı geldiğine dair görüşler ve kanaatlerdir.vatandaşların hapse girmesini sağlayan bel
"soru gelsin!" sözünü televizyon programlarına getiren bayan, konuştuğu standupçı, mukallid senarist, deniz tutkunu bir komedyene şu soruyu sordu:"aşkın en çok hangi halini seviyorsunuz" dedialdığı cevap: vuslat'ı severim, oldu.. aşkın esas hedefi muhakkak ki vuslattır.. bu yüzden öyle konuştuğu anlaşılıyor.öyledir.. öyle zannedilir ama; aması, çok
cumhurbaşkanımızın, gerek iç işlerine ve iç problemlerimize ait, gerekse dış politikamıza ait hususlarda yaptığı konuşmalardaki mantık kuvvetinin; zekası ve ihlası eksik olmayan herkesin dikkatini çektiği bir gerçektir.. cumhurbaşkanımız herhangi bir mevzua ait konuşma yapıyorsa eğer, çoğumuzun farkına varamadığı incelikleri, sebep-netice münasebet
© 2016