Fransa'da halkın yüzde 80'lere varan desteğini alan 'sarı yelekliler' mağazaları yağmalayıp pahalı malları çalarak, arabaları yakarak, vitrin camlarını kırıp dükkanları talan ederek neoliberal politikalar tarafından nasıl mağdur edildiklerini göstermeye çalışıyorlar!!Bu tarz bir toplu nefret gösterisiyle sahne alan eylemler çıkış noktasında ne kada
"Bir edebiyatçının vazgeçilmezi kalem ve defterdir." Bu cümleyi yazar yazmaz, bunun artık başka bir devirde geçerli olduğunu biliyorum elbette. Bugün defter kalem taşısa da yazılarını bilgisayarda yazan, notlarını cep telefonuna kaydeden, kullandıktan sonra da hafızada yer işgal etmesin diye silen pek çok yazar arkadaşım var, benim gibi.Dergi gazet
Fransa'da gün geçtikçe harlanan öfke ve nefret ateşinde yanan anılarım var. Ta 70'lerden beri. Hatta bir zamanların bizde de çok değer verilen meşhur sosyoloğu Alain Touraine ile 90'larda burada yayınlanan ilk kitabı için yaptığım söyleşi de var. Sözü ona getirmek üzere, öncesinden alayım mevzuyu.80 öncesi bir yılbaşı gecesi Paris sokaklarında çıka
80'li yıllarda tek başıma oturduğum evde nüfus sayım memuru gelip bu evin reisi kim diye sormuştu. Ben ise biraz mahcup halde düşünüp mecburen 'benim' deyince de kadından aile reisi olmaz demişti. Tek kişilik aile kavramını o gün ortaya atmış olmalıyım, sosyoloji okuyordum ve konumuz aile idi.Ailesiz büyüdüm. 20 yıllık kocamla iki kişilik en kalaba
Leyla ve Mecnun bizim gönül dilimizin kanatlı kuşları, irfan geleneğimizin capcanlı mecazlarıdır. Kalbimizin en mahreminde, sırrımızı mayalayan sevgililerin gece gündüz dağda bayırda urganda yorganda buluşma noktasıdır.Her şey ile her şey arasındaki bağın gücünü simgeleyen hakikatimizin nurundan bir tecellidir buluşmalar. Zorla değil, gönülle buluş
Ankara'da bir imza günü vesilesiyle sadık okurlarla buluştum. Bir kısmını yıllardır tanıyorum. Yazı ve kitaplar üzerinden birbirimizin değişimlerine şahitlik ediyoruz. Sanatla edebiyatla kurduğumuz ilişki bizleri kelime yoldaşı yapıyor. Çok seviyorum bu kelime kardeşliğini. Çünkü bizi özümüzden bağlayan o sırra yaklaştırıyor. Orada ne okur övünerek
Kıymetli bir büyüğüm bana serzenişte bulundu geçtiğimiz günlerde. Senin tasavvuf sevgin sosyolojiye mesafeli bakmana yol açmasın. Tasavvuf diye bütünümüzün anlamından ve dahi pratik somut hayatımızdan ayrı bir tür varmış da onu sevmek diye ikinci bir şey daha olmuş gibi tuhafıma gitti.Gerçek iç içe geçmiş sefertası gibi değil miydi Şeriat tarikat h
Gençlerin atisetdeist olmalarını sorun ederken onların bizim yaşantı kültürümüzün bir yansıması olduğunu göremiyoruz. Onların düşüncelerimizle, yazıp çizdiklerimizle veya bilgi birikimimizden ziyade tamamen yaşantımız ve tavırlarımızla bize ayna olduklarını kabullenemiyoruz.Evet, gençler giderek kopuyor dini söylemlerden. Bırakın Müslüman kültürünü
Bir kardeşimiz İmam hatip okuduktan sonra İngilizce mütercim tercümanlık bölümünü kazandı bu yıl. İkinci dil olarak da Arapçayı seçecekmiş. Ne kadar isabetli olur dedim. Maneviyatla beslenen kültür dilimizin başka dillerdeki karşılığında yaşamak, sadece spontane çeviri yapmaktan ibaret değil ne de olsa.İster devletin bir kurumuna girsin, ister özel
Nerede idrak ediyoruz Cumhuriyet'in manasını Acizane Çanakkale Seddülbahir'deki Abide'de gönül coğrafyamızın her yanından gazaya gelip şehit düşenlerin ismini okurken bir imparatorluğun batışını değil, diri olan şehadet makamının yeni adı olarak Cumhuriyeti sevmişliğim vardır en çok.Bir de meçhul asker anıtlarında aynı hisse kapılırım. Bandırma'dak
© 2016