Cumhuriyet'te ilk yazımda, "Gericilikle müzakere edilmez, mücadele edilir" demiştim. İslamcılar usta taktikle öyle iklim yarattılar ki onların dilediği konuları, istedikleri dille tartışıyoruz. Biri çıkıp başka meselelerden söz açsa, ilk tepkiyi muhalif görünümlü, AKP uzantısı isimlerden alıyor. Siyasetçilerin AKP'ye uyumlu dilini anlıyorum da kend
Demokrasi, olumlu sonuç veren yönetim biçimi değil. Tanımı gereği, halkın kendini doğrudan ya da temsilciler kanalıyla yönetmesi, denetlemesi anlamına geliyorsa da dünyanın hiçbir yerinde bu uygulamanın olmadığı açık. Halkın kendini yönetmesi, kararlar alması kâğıt üstünde hoş görünse de her zaman kalabalıkların doğru yaptıkları söylenemez. Demokra
İstanbul'da kar görünce çok sevindik. Kaç zamandır mevsimleri tadında yaşayamıyoruz. Kış, kar demek oysa. Karın daha hafif atıştırmaya başlamasıyla çocukların kendilerini sokağa attıklarına, şakalara, oyunlara başladıklarına tanık olduk. Hüzünlendim. Ekran karşısında ömürleri tükenen genç insanlar, yaşamın güzelliklerini düşlemekten bile uzaklar. B
AKP sözcülerinin farklı dönemlerde okumamış -cahil anlamında- insanın ferasetine güvendiklerine dair söylemleri alaya alınarak geçiştirildi. Bu, ideolojik tercihtir. Asgari ihtiyaçlarını karşılayamamış kimsenin entelektüel sorunlar üstüne kafa yorması nadir rastlanan durumdur. Şu halde, sığ tartışmalar, kolay ve kutuplaştırıcı siyasal dil, her zama
Geçen gün bir filme denk geldim. Yehova Şahidi ailenin 17 yaşında oğlu ağır hastadır, tek çıkış yolu kan nakli yapılmasındadır. Aile ve çocuk, inancı gereği bunu uygun görmez. Hastane konuyu mahkemeye taşır, genç henüz yasal olarak kendi kararını alacak yaşta değildir. Hâkim inceleme sonunda kararı açıklar ve der ki: "Kişiyi ailesinden, kendinden v
Üniversite ne demektir Sözlük şöyle diyor: "Yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırmalar ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri birim ve bölümlerden oluşan, bilimsel özerkliği ve kamu tüzelkişiliği bulunan kamu kuruluşu". (Ali Püsküllüoğlu Büyük Sözlük) Bizde bu tarife uyan üniversite var mı Eğer yanıt "evet" ise bu, Boğazi
Öteden beri "yetmez ama evetçilerle", o liberal sahte özgürlükçülerle mücadele ettim. Sınırlı sayıda olmalarına karşın büyük patırtı kopardılar, kullanışlıydılar, amaca ulaşıldı. Artık Türkiye "laik, demokratik bir hukuk devleti" değil! Öyleymiş gibi davranmanın anlamı da yok. Burası, adına "Türk Tipi Başkanlık Sistemi" denen bir yöntemle idare edi
Bir yıl daha bitiyor. Keyfinizi kaçırmamak için "bugün yazmayayım" dedim, duramadım. Sonda söyleyeceğimi baştan diyeyim: "Gelen yıl bitirdiğimizden beter olacak, umutlu olmak için neden yok!" Şaşırmadınız elbet bu cümleme. "Ne yapmalı" diye soracaksınızGeri kalmış ülkeler "kahraman" arar, işbölümüne, uzmanlığa, bilime, araştırmaya vakti de tahammül
Alışkanlık olsa gerek, yıl biterken döküm yapar insan; "nasıl geçti bu sefer" diye sorar kendine. Takvim yaprakları azalırken bir yandan da ömrümüz tükenmektedir; gariptir, yine de ileriye, güzele doğru yol aldığımıza inanırız. Tamamladığımız yıl elbette diğerlerinden farklıydı, haklıyız bu kanaate varmakta. Yüzyılda bir görülen salgınla karşılaştı
Öteden beri siyasetçiler "Türkiye'nin esas gündemine yoğunlaşalım" diye söyler durur. Nedir bu "esas gündem" peki Anladığım, ülkenin iktisadi durumu dışında herhangi bir gündemi değerli görmüyorlar, ne konuşsak "onu geç esasa gel" deniyor. Biraz eli kalem tutan kişi, toplumun üretim, paylaşım, işsizlik ve elbette emek sorunlarının ideolojik olduğun
© 2016