Deniz Yıldırım

Cumhuriyet

Cumhuriyet'e veda

Başlangıçlar kadar vedalar da zordur. Ben daha fazla zorlaştırmayayım.2018 yılının eylül ayından bu yana, yani dört yıla yakın zamandır Cumhuriyet'te yazıyorum. Çoktandır; ülkenin içine sürüklendiği büyük açmazı, düşünsel boşluğu, siyasal çıkışsızlığı daha genişletici bir zemin için fırsat, ilkelerden ödün vermeden cumhuriyetçilik fikrini yeni topl

'Koalisyon eşittir kriz' formülü üzerine

İktidarın yürütmeyi tekelleştiren yeni sisteme geçerken önemli vaatlerinden birisi "istikrar"dı. Ekonomik istikrara ne ölçüde yaradı, yaşayarak öğreniyoruz; halkın istikrarlı bir şekilde yoksullaşması, memleket kaynaklarının bu yoksullaşma ortamında yerliyabancı şahıs ve gruplara aktarılması çerçevesinde bir istikrar olduğu kesin.Fakat propagandanı

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sayesinde, iki bloklu, parti bölünmelerinin azaldığı bir tabloyu arzuluyordu iktidar ortakları. Tablo tam tersi yönde ilerliyor. Son üç yıldır, AKP iktidarının ilk 15 yılında görülmediği kadar sayıda yeni parti kuruldu, daha da kuruluyor. Fakat genel olarak programlar, siyasetler temelinde kurulan partilere değil, d

Hak mücadelesi

Her yıl iş cinayetlerinde yüzlerce işçi can veriyor. Ben yazıyı yazarken Tuzla'da bir fabrikada yangın çıktı, üç işçi daha yaşamını yitirdi.Emeğiyle geçinenler var ülkede; bir de emekçinin yarattığı değerle geçinenler. Emeğiyle geçinenler için hayat günden güne zorlaşıyor. Çalışma şartları kötü, ücretler yetersiz, iş güvencesi yok. Hayat pahalılığı

23 Nisan ve iki halkçılık

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun. Dini bayramlar için her kuşakta bir "geçmiş zaman" özlemi vardır; biliriz, duyarız. "Nerede o eski bayramlar" serzenişinde, geniş ailelerin dağılmasına, göçlerle büyüyen mesafelere tepki, birlikteliklere ise hasret saklıdır. Milli bayramlarda ise zaman, daha ziyade gelecekle ilişkilidir. Milli devle

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Her kuşak, içine doğduğu bireysel ve toplumsal koşullara göre bir gelecek zaman düşselliğine sahip oluyor. Zaman objektif olarak, dakikalarla, saatler ve günlerle ölçülebilir olsa da algılanışı, kişiden kişiye ve kuşaktan kuşağa değişiyor. 20 yıl önce bana "gelecek" olarak görünen zaman, artık şimdiki zaman. Düşlediğim Türkiye bu değildi elbette.Di

'Sonra hayat devam etti'

Anna Seghers, Ölüler Genç Kalır adını taşıyan etkileyici romanının bir yerinde şöyle bir saptama yapıyor: "Sonra hayat devam etti. Önceleri biraz tutuk tutuk. Umutlar azalmış olarak. Eski hızıyla sürdürülemezmiş gibi. Ama umuttan yana biraz daha yoksullaşmış hayat, sonra günlük hayat oldu yine."Galiba insanın bir yeteneği de olağanüstü zorluklara u

Değer mi hiç

Türkiye'de gelenekçi sağın en fazla üzerinde durduğu olgulardan birisi kalkınmadır. Fakat kendi kalkınma söylemlerini diğer siyasetlerden ayırmak için sıklıkla maddi kalkınmanın yanında manevi kalkınmadan da söz ederler.Söz konusu kalkınma söyleminin tüm gücü ele geçirdiği ve ütopya adı altında distopyasını uygulamaya koyduğu bir dönemi yaşıyoruz.

Savaş ve siyaset

Rusya'nın Ukrayna'ya dönük işgal operasyonu, küresel ekonomik ve siyasal dengeleri olduğu kadar, ülkelerin kendi içlerindeki siyasal denklemleri de etkileyebilecek nitelik taşıyor.Bu etkilerin içeriği her ülkede farklı yaşanıyor. Kimi ülkelerde, artan gıda ve enerji fiyatları nedeniyle iktidarlara dönük tepkilerin, uzun vadede muhalif parti ve hare

Transit

Ukrayna'da yaşananları farklı uluslararası kaynaklardan izlemeye çalışıyorum. İşin stratejik ya da jeopolitik çözümlemesi elbette bir yanı. Fakat savaşlar, sıradan insanın yaşadığı yıkımların sahnesidir aynı zamanda. Cephede ölen de yerinden olan da sıradan insandır çoğunlukla. Ve savaşlar, çok daha geniş ölçekte mekân algılarımızı sarsar.Bu elbett