Şehzade Savcı Bey'in ihaneti

Osmanlı'da gerçekleşen isyanlar başlı başına kitap oluşturabilecek mahiyette bir konudur. İsyanlar içinde ise hanedan mensuplarının isyanları bu kitabin hacimli bir kısmını işgal edebilecek mahiyettedir. Hanedan içinde isyana ilk teşebbüs Osman Bey'in amcası Dündar Bey tarafından gerçekleştirilmeye çalışılmış fakat bu çaba kendisinin Osman Bey tarafından bizzat bertaraf edilmesi ile önlenmiştir.

Sultan I. Murad'ın ışık hızında yapılan fütuhatlarla Edirne başta olmak üzere pek çok Trakya ve Balkan şehrini tek tek Osmanlı mülküne katması hem Roma'nın hem de Bulgarlar'ın canlarını sıkmaktaydı. 1364'te gerçekleşen, Sırpsındığı ve 1371'te gerçekleşen Çirmen Muharebelerinden sonra önce 1368'de Bulgar Kralı Şişman daha sonra ise 1371'de Roma imparatoru V. Yannis Paleologos Osmanlı'nın otoritesini kabul etti ve vergi vermek sureti ile Osmanlı'ya bağlı birer devletçik durumuna geldi.

Sultan Murad'ın imparator Yannis'le yaptığı anlaşmaya göre Osmanlılar ihtiyaç duyarsa imparator harpte yardım etmekle mükellef kılınmıştı. Sultan Murad, imparatorun anlaşmaya bağlı kalıp kalmayacağını anlamak amacıyla 1373'te çıktığı Candaroğlu seferine kendisinin de iştirakini istemişti.

Sultan Murad sefer müddetince kendi yokluğunda naiplik yapma görevini de henüz 14 yaşında olan en küçük oğlu olan Savcı Bey'e bırakmayı ve onun sadakatini sınamayı uygun gördü. Aslında bu karardan bir süre önce, Sultan Murad'a Şehzade Savcı'nın çevresinin dolduruşuna gelmek sureti ile gözünü babasının tahtına diktiği ihbarı yapılmıştı. Sultan Murad da bunun üzerine en büyük oğlu Şehzade Bayezid'den diğer şehzadeler olan Şehzade Yakub ve Şehzade Savcı hakkında tahkikat yapmasını ve durumu kendine bildirmesini istemiş, Şehzade Bayezid kısa sürede babasının isteğini yerine getirmiş ve tahkikatında Şehzade Yakub'un ağırbaşlı ve kendi halinde olduğunu fakat Şehzade Savcı'nın çevresinin etkisine çabucak giren bir yapıda olduğu ve iki abisinden kurtulup babasının tahtına göz koyduğu bilgisini Sultan Murad'a yollamıştı.

Vaziyet bu iken Sultan Murad yanında İmparator V. Yannis olduğu halde Anadolu üzerine yürüdü. İki hükümdar Anadolu'daki hedeflerine ilerlerlerken, kardeşi Manuel'in babası tarafından ortak imparator ilan edileceğini düşünen Prens Andronikos'un isyan ederek Roma tahtını ele geçirdiği haberi ulaklar tarafından Sultan Murad'a ulaştırıldı. Aslında Andronikos sadece kendisi isyan etmekle kalmamış, o günlerde babasının yokluğunda Edirne Sarayı'nda naiplik yapan Şehzade Savcı'ya da haber göndererek "halkın kendilerini desteklediği ve babalarının iktidarlarına son vermeleri gerektiği" iddiası ile Savcı Bey'in de kanına girmiş ve Savcı Bey Edirne'de adına hutbe okutmak sureti ile babasına isyan etmişti.

Bu can sıkıcı durum Sultan Murad'ın harekâtı yarıda kesmesine sebebiyet verdi ve imparatorla birlikte son sürat Edirne'ye doğru yola koyuldu. Kısa surede Sultanin ordusu Rumeli'ye geçmiş ve bu iki isyancı kafadarı kendi yandaşları ile babalarını beklerken bulmuştu. İki isyancı presin ortak ordusu İstanbul yakınlarında bulunan Apikridium mevkiinde babalarını bekliyordu.

Sultan Murad isyancı şehzadenin emrindeki orduya bir nutuk irat etti ve kendisi düşman ile harp ederken isyan etmenin doğruluğunu sordu, bunun üzerine şehzade tarafında bulunan pek çok isyancı asker silahlarını bırakarak teslim oldular. İsyancılar safında kalmaya ayak diretenler ise ilk vuruşmada çil yavrusu gibi dağıldılar.