Bir günlüğüne Roman olmak

Hemen hemen dünyanın her köşesinde yaşayan, toplumsal sınıf olarak her ülkede diplerde görülen (Hor görülmeye alışmış) Romanların nereden geldiklerini biliyor musunuz Yaptığım araştırmalara göre Romanlar, dünyanın dört bucağına Hindistan'dan dağılmışlardır. Romanların Türkiye'deki sayısı da yaklaşık 3-4 milyondur.

Psikolojide kesin olarak bir kural vardır. Bir insanı sürekli dışlarsanız, alay ederseniz, küçümserseniz, sürekli suçlayıcı bir dille konuşur ve davranırsanız; kısaca onu insan yerine koymazsanız, o da size bir tepki dili ile yaklaşmaya başlar, içten içe size hınç duymaya ve düşmanlık beslemeye başlar. Sizi ciddiye almamaya, alaycı bir şekilde davranmaya başlar. Bana göre bugün Romanların toplumsal sınıf olarak bugün yaşadıklarını aynen bu şekilde değerlendirmemiz gerekiyor.

Maalesef, ülkemizde çok ciddi nüfus oranına sahip olan, hemen hemen her şehrimizde bir kenar mahallede yaşayan Romanlarımızın yaşadığı handikap budur. Romanlar toplumumuzda sürekli dışlanmışlar, aşağılanmışlar, itilip kakılmışlar, hakaret edilmişler, bir şekilde alay edilmişlerdir. Şimdi sizlere can alıcı bir soru sormak istiyorum Bir gün veya bir süreliğine kendimizi bir Roman vatandaşın yerine koysak, nasıl bir haleti ruhiye içinde olurduk acaba Dışlanmışlığı yaşasak, işsizliği yaşasak, hakarete uğrasak, geçtiğimiz-yürüdüğümüz yolda alaycı bakışları üzerimizde toplasak, hissetsek....

Herkes sizlere potansiyel suçluymuş gibi davransa... Bütün bu alaycı tavırların, bakışların elinden tuttuğunuz çocuğunuzun yanında yapıldığını düşünsenize... Halbuki Romanlar bütün bu dışlanmışlıkları hemen her gün yaşamaktalar... Sürekli psikolojik bir baskı altında toplumda tutunmaya çalışmakta, kendilerini kabul ettirmek için çabalamaktalar. Psikolojinin en önemli kavramlarından birisi şudur: Empati yapmak...

İşte bunun için yazımın başlığını "Bir günlüğüne Roman olmak" şeklinde koydum. Kendinizi bu toplumun üvey evlatları olarak görülen, itilen, kakılan, hor görülen Romanların yerine koyarak, onların yaşadıkları hayat ile empati kurarak bunun nasıl bir şey olduğunu anlayabilsek nasıl olurdu Bütün dışlanmışlıklarına rağmen, bütün hor görülmelerine rağmen Romanların kendilerini nasıl ispatladıklarını, hangi noktalarda zirvelere çıkabildiklerini de görmemiz, anlamamız gerekiyor aslında.

Bugün müzik ve sanat camiasında özellikle çalgıcıların çoğunun Romanlardan oluştuğunu biliyor musunuz Diğer yandan dilimize pelesenk olmuş nice şarkının beste ve güftesini yapanlar da Romanlardır.... Hislerimize tercüman olan onlardır. Sokaklarımızda sevdiklerimize bir gül alıp hediye etmek istediğimizde sokak başını tutan Romanlardır. Ve yine ellerinde çek çek arabalarıyla sokaklardan kağıt kartonlar toplayan, atıkları toplayarak geri dönüşüme kazandıran ve çok büyük bir ekonomik kazancın oluşmasını sağlayanların da Romanlardan oluştuğunu göreceksiniz.

Roman vatandaşlarımızın toplumsal olarak değerlerini bilmek için ancak ve ancak kör gözlü olmak gerekir. Mazimize bir bakalım... Roman vatandaşlarımızın değeri 20 sene önce su yüzüne çıkarıldı. Romanlarımızla 20 sene önce diyaloglar kurulmaya başlandı, muhatap alınmaya başladılar. Roman kardeşlerimize 2004 yılından önce buraya yazmak istemediğim bir kelimeyle yaklaşılıyordu... (Bunu herkes biliyor) 2004 yılında Polis selahati kanunu değiştirildi ve bu açıdan Romanların rahatlaması sağlandı. Polis selahati kanuna göre polis şüpheli veya hoşlanmadığı birini sorgusuz hemen gözaltına alabiliyordu. Bu durumda da özellikle Roman kardeşlerimiz gerçekten çok büyük sıkıntı yaşıyordu. İlk kez 2010 yılında Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Roman açılımı yapıldı. Böylelikle Roman kardeşlerimizin kapıları çalınmaya, sorunları dinlenmeye, talepleri ciddiye alınmaya başlandı.