Öğretim programından mülakata

İktidar, kendi ideolojisini tüm Türkiye'ye dayatmak ve yerleştirmek için öğretim programı (Müfredat) hazırlamış. Amaç böyle olunca da programın adını "Türkiye Yüzyılı" koymuş. İşin ilginç yanı, "Türkiye Yüzyılı" dedikleri projeye ait söylemin, bizzat kendisinin ne olduğunu açıklayan bir programınmüfredatın olmaması. Başka bir ifade ile iktidarın elinde, halkın önüne koyacağı "Türkiye Yüzyılı" çalışma programı, programın niteliğini gösteren alt başlıklar, hedefler, stratejiyi gösterir sağlam bir plan yok.

Sadece boş laftan ibaret.

Çelişkinin ta kendisi.

Tutarsızlıklar bununla da bitmiyor.

Öğretim programlarının ana mantığı bir ya da birkaç felsefeye dayanır. Ancak, genel ekseriyet, çoğunlukla başat felsefe ile açıklanır.

Eğer idealizme dayanmışsanız, bu durumda size göre bilgi, "doğuştandır". Arkhe (temel öz) değişmezlerin bilgisidir. Öyle ise eğitim "daimici" olacak ve ezber öne çıkacaktır.

Çoğunlukla dini öğretim, mesela hafızlık, imam hatiplik bu temel üzerine kuruludur. Medreselerin öğretimi de böyledir. En iyi öğrenci en iyi ezberleyendir.

Eğer realizmi benimsemişseniz, bu durumda bilgi, zihnin dışındadır. Varlık da zihnin dışındaki tüm olgulardır. Nasıl edineceğiz Araştırarak, inceleyerek. Bu durumda eğitim felsefemiz "Esasici" olacaktır.

Öğrenci merkezli yaklaşımların en başında gelen felsefe pragmatizme dayalıdır. İlerlemecilik ve yeniden kurmacılık.

Bu felsefeyi merkeze almışsanız, öğrenci, deneme yanılma, tartışma, neden sonuç ilişkilerini kendi zihinsel performansıyla bilgi edinerek öznel olarak yapacaktır. Bu durumda öğretim programı hem demokratik ve hem de esnek olacaktır.

Natüralizm (doğacılık) ve egzistansiyalizm (varoluşçuluk), kendi öz değerlerinden ve yeteneklerinden yine kendisine müdahale olmadan, özünü inşa etmeye dayanır.

Millî Eğitim Bakanlığı, açıkladığı "Türkiye Yüzyılı" öğretim programıyla, bir yanda idealizmi, öte yanda pragmatizmi harmanlamağa çalışmış görülüyor. Ancak, "ontolojik tutarlık, epistemolojik tutarlık" derken, felsefeyi değil, öğretimin kendi içindeki tutarlığı açıklamağa çabalıyor ki o da net değil.

Yeni öğretim programında idealizm, çok uzak bir yere işaret ediyor. Mesela,

"Aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sahibi nesiller yetiştirmek"

Bunu hangi içerikle (bilgiyle), hangi bilişsel, duyuşsal ve psikomotor (devinişsel) öğretimle yapacaksınız

Tarikatlarla mı

Onların hemen tamamı dünyevileşti. Sekülerizme karşı, seküler kurumlar haline geldi.

Gelmediler mi

Gidin sorun kendilerine, hepsi sekülerizme karşıdır ve fakat bakın kendilerine hepsi, yedikleri, içtikleri, yaşadıkları ortam ve davranışlarıyla sekülerdirler.

Öyle değil diyorsanız, derim ki, peki, o devasa şirketler, post (iktidar) kavgaları, lüks arabalar ve elektronik cihazlara tutku neyin nesi

Mistik ruhaniyetin ve dünyevi vaz geçmişliğin yerini, hırs ve sahiplenme aldı.