Uğur Mumcu Suikastında 30 yıl sonra gelen bomba iddialar

Araştırmacı gazeteci ve yazar Uğur Mumcu24 Ocak 1993'de, evinin önünde park halindeki otomobiline yerleştirilen C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanlar hiçbir delil bulamadı. Patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken deliller süpürgeyle süpürüldü. Hatta evinin 50 metre ilerisinde bulunan polis kulübesinde nöbet tutan polislerin sokakta Uğur Mumcu'nun oturduğundan dahi habersiz olduğu ortaya çıktı. Suikastı bazı naylon örgütler üstlenirken 31 yıl sonra sır perdesini aralayabilecek bomba iddialar ortaya atıldı. Uğur Mumcu öldürülmeden 17 gün önce kaleme aldığı köşe yazısında PKK Barzani- MOSSAD ilişkisini açıklamıştı. Mumcu'nun bu bağlantıları ortaya çıkardığı için MOSSAD tarafından öldürüldüğü en çok konuşulan iddialar arasında yer aldı. 1992'de Kürt sorunu ve PKK konularına yoğunlaşan Mumcu, CIA, MOSSAD, MİT, Emniyet ve askeri istihbarat dahil birçok istihbarat örgütünün varlığına ve Barzani'nin MOSSAD ve CIA ile ilişkilerinin ortaya konduğu yayınlara ulaşmıştı. Güvenilir iddialara göre MOSSAD'dan 5 kişilik suikast timinin Türkiye'ye gelip FETÖ yardımıyla Uğur Mumcu'yu öldürdüğünü Esenboğa'da bilgisayarların karartılıp operasyon ekibinin İsrail'e kaçırıldığı belirtilmişti.EMEÇ İLE MUMCU SUİKASTININ BENZER VE KESİŞEN NOKTALARIUğur Mumcu kendisine yönelik uzaktan kumanda yöntemi ile patlatılan bombalı suikast öncesinde şahsına gönderilen bir dosyada araştırdığı konuların fevkalade fevkinde bilgiler olduğunu görünce heyecanlanarak önce dönemin Cumhurbaşkanı Özal'ı aramış ulaşamayınca bu kez dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis paşayı telefonla arayarak kendisine gelen dosya hakkında bilgi vermişti.Bu telefon konuşması Uğur Mumcu'yu illegal olarak dinleyen derin yapı tarafından tespit edilmiş bu olaydan kısa bir süre sonra Mumcu otosuna yerleştirilen uzaktan kumanda ile patlatılan bombalı suikast saldırısı sonrası hayatını kaybetmişti. Eşref Bitlis Paşa. Mumcu'dan 24 gün sonra, Özal ise Bitlis paşadan iki ay sonra çeşitli suikast yöntemleri ile ortadan kaldırılmışlardı. Özal'ın o dönem özel kalem müdürlüğünü yapan Feyzi İşbaşaran, Mumcu'nun ölüm haberini Özal'a bildirdiğinde Özal'ın gözlerinden yaş boşaldığını, eyvah hedef yine benim. Plan işliyor. Artık bunları kimse durduramaz, dediğini iddia etmişti. Çetin Emeç ve şoförü Sinan Ercan'ın 7 Mart 1990 tarihinde suikast sonucu katledilmelerinden kısa bir süre önce Uğur Mumcu olayında olduğu gibi Çetin Emeç'in de kendisine