Amaç bağcı dövmek

Değerli okurlarım atasözleri, deyim, ,kelamı kibar ve veciz sözlere hep itibar etmiş ve yaşamım boyunca birçok alanda kullanmış ve çok da faydasını görmüşümdür.

Atasözü isminden de anlaşılacağı gibi toplumsal olarak kabul gören kısa özlü ve öğüt verici sözler olarak tanımlanır.

Deyim, geçmişten günümüze genellikle mecazlaşıp toplumlar tarafından benimsenen kalıplaşmış kelimeler olarak tanımlanır.

Kelamı kibar, söylenen sözün sahibi belli veya belli değil ancak toplum tarafından bilge olarak kabul edilen bir ilim ehli büyük tarafından söylenmiş hikmetli meşhur sözler olarak tanımlanır.

Vecize ise; özlü söz, düşünce, duygu ya da ilkeleri kısa ve öz bir biçimde anlatan sahibi belli özdeyişler olarak tanımlanabilir.

Bu kısa girizgah ile başlamamın sebebi ise makalemin başında kullandığım atasözü.

Her biri kendi içinde çok değerli ve toplumda karşılığı olan bu özlü sözler bazen sayfalar dolusu yazılan bir makaleyi veya kitabı özetlemek için dahi kullanılabilir.

Evvelki gün kutladığımız emek ve dayanışma gününde özellikle İstanbul'da yaşanan gerilim bana 1977 Mayıs'ını hatırlattı. Marjinal bir grubun tahriki ile başlayan ve güvenlik güçlerimizin özverisi sayesinde çok şükür kafa göz yarılmadan sona erdi.

Sadece ülkemizde değil nerede ise dünyanın birçok ülkesinde meydanlara dökülen kalabalıkları manipüle eden marjinal gruplar kendi hedefleri doğrultusunda toplanan kalabalığı yönlendirerek durumdan vazife çıkardılar.

Nerede ise her 1 Mayıs'ta yürekler ağızlara gelir. Kökü dışarda marjinal gruplar ellerinden geleni geri koymazlar ve işçi kardeşlerimizin bayram tadında kutlaması gereken günlerini zehir etmek için ellerinden gelen her alçaklığı yaparlar.

70'li yılların Türkiye'si bölük pörçük... Polisinden öğretmenine, işçisinden memuruna hatta amirine toplum sanki ortadan ikiye bölünmüş ve İstanbul adeta parsellenmiş.

İlçe ve mahallelere girişler çıkışlar belli grupların kontrolünde ne can ne mal güvenliğinin olmadığı günler unutulmamalı.

K.Maraş'tan İstanbul'a okumak için gelen tıfıl bir genç olarak o günlerde yaşadıklarımı elbette benim de unutmam mümkün değil. Ancak hafızamda hâlâ kazılı olan 1 Mayıs 1977'nin izini yaşadığım sürece unutacağımı hiç sanmıyorum.

Bayram havasında başlayan günün sonunda olanlar olmuş ve bugün bile hâlâ faillerinin tam bilinmediği bir saldırı ile 44 canımız alınmıştı.

Ülkemizin atlattığı badireleri unutmadan o günlerden bugüne gelirsek, yaşanılanlardan alınan derslerin olduğunu görenler görüyor ve devletimiz aynı hataya düşmemek için de tedbiri elden bırakmıyor.

1 Mayıs kutlamalarında Taksim inadının derununa dalmadan, niyetin üzüm yemek olmadığını anlamak için allame olmaya gerek yok.

Devlet kendine göre haklı sebeplerle Taksim dışında 40 kadar meydanın kutlamalar için mümkün olduğunu söylüyor ama niyeti bozuklar inadım inat Taksim'de Taksim tutturunca bu son yaşananları bizzat gözlerimizle gördük.

Çok şükür niyeti üzüm yemek olmayanların oyununa gelinmedi. Sayıları üç beş yüzü geçmeyen çapulcu bir grup olayları tırmandırmak için kantarın topunu kaçırmasına rağmen polisimiz, onca saldırı, hakaret ve saygısızlığa sabredip sağduyusu ile olayları büyütmeden önledi.

Sosyal medya soysuzlarının heveslerini kursaklarında bırakan bu gelişmeler sonucunda da kafa göz yarılmadan bir badire daha atlatıldı.