Soysuzlar iyice azıttı

Seçim zaferi sarhoşluğu ne zamana kadar devam edecek doğrusu merak ediyorum. Milletimiz 31 Mart yerel seçimlerinde tercihleri ile belediyelerin büyük kısmını muhalefete emanet ederek aslında hem iktidarı, hem de muhalefeti hizmet yarışına soktu.

Aradan henüz fazla bir zaman geçmedi ama iki haftadır soysuzlar medyasında yazılanlara çizilenlere bakıyor ve üzülüyorum. Millet dedikodu, yalan, dolan ve asparagastan bıktı. İcraat bekliyor. Bu kafayla devam eder ve yalan pazarını harlamaya devam ederseniz verdiği oylar nedeni ile çok geçmez dizlerini dövmeye başlar.

İstanbul'un dağ gibi sorunları var. Yeni seçilen başkanların kahvehane dedikoduları ile milletimizi daha fazla oyalama ve uyutma lüksü yok . Çünkü yeni yönetim belediye meclislerinde de çoğunluğu sağladığı için bahane edecek bir sebep de yok.

Tüm bu açık gerçekliğe rağmen soysuzlar medyasındaki manzaraya baktığımda ibretlik paylaşımlara şahit oluyor ve zafer sarhoşlarını oyunda oynaşta görüp İstanbul adına üzülüyorum.

Son aylarda iyice çekilmez hale gelen İstanbul'un trafik çilesi ve beklenen deprem gibi ciddi sorunlar için gece gündüz demeden çalışması gerekenler geçmiş dönemde yaptıkları gibi laylay lom yaparak ipe un sererlerse olan İstanbul'a ve İstanbulluya olacak.

Böyle bir aymazlığın elbette ana sebebi kayıtsız şartsız yeni yönetime destek olan tuzu kuru sırca köşk sahipleri, işadamları, yazarı, çizeri, sanatçısı varlık içinde yüzenler ve kurulan muazzam trol ordusundan yayın yaparak tüm aymazlıkların üstünü kalın örtülerle örterek vatandaşa algı satanlar olacak.

Benzeri filmleri bizim yaş grubumuz bizzat yaşayarak gördüğü için bizler şerbetliyiz. Kerbela gibi susuzlukta da yaşadık. Çöp dağlarının arasında pislikler içinde de yaşadık. Hatta daha fazlasını da yaşadık.

Hafta içinde Samandıra-Üsküdar metrosuna Bağlarbaşı durağında bindim. Metroda ayakta bir bey, solunda iki örtülü hanım ve sağında da üç başı açık hanım oturmuş ve yaptıkları bir tartışmanın tam ortasına düştüm.

Ortam gergin olduğu için dinlemeyi ve müdahale etmemeyi tercih ettim.

Başı açık hanımlardan ortada oturanı ,karşısındaki örtülü hanımlardan korktuğunu örtülerinin altında bomba olsa ve patlatsalar türünden saçmalıyor, örtülü hanımlar suspus birbirine yapışmışlar ve tehditvari konuşmadan korkmuş ve ürkmüşler. Ayaktaki bey de örtülü hanımların metro girişinde X ray'dan geçtiklerini böyle bir tehdidin yersiz olduğunu söyleyeek ortamı yatıştırmaya çalışıyor.

Benzer yaşanmışlıklara geçmiş yıllarda çok şahit olmuş bir vatandaş olarak bu tartışmadan doğrusu rahatsız oldum. Yeniden mi gerilere gideceğiz diye düşündüm ve Rahmettli Özal döneminde kısmi olarak rahat ettiğimiz günleri ve hemen arkasından 28 Şubat post modern darbe dönemlerinde yaşadıklarımı hatırladım ve doğrusu üzüldüm.

İnşallah böyle bir geriye gidişimiz olmaz ama kanı bozuk küçük bir azınlık bugünlerde benzer kalkışmalara yeltenerek huzur içinde yaşayan insanlarımızın huzurunu bozabilir endişesini taşımaya başladım.