DHKPC'yi-Deniz'i övenler, 'aydınlar öldürüldü' diyemez!

Bir gazetenin, hem teröre destek verip, hem de terörden şikayetçi olması, mümkün mü

"Asla, olmazolamaz" diyeceksiniz.

Hafızanızı yoklamazsanız, bunun bir örneğinin de, zaten olmadığını zannedeceksiniz..

Oysa örneği var.

Hem de terörden şikayetçi olduğu halde, teröristleri öven gazete örneği 100 yaşında..

Yok yok, kenarından köşesinden eleştirip, ismini vermeden konuyu kapatacağımı sanmayın..

Açık açık yazacağım..

100. kuruluş yıldönümünü kutlayan, bunun için de CHP'li belediyelerin tebrik mesajlarını paralı olarak yayınlayan Cumhuriyet gazetesi, dün verdiği eklerinde "Karanlığa ışık tuttular" başlığı ile, gazetelerinde yazarlık yapan, örneğin Uğur Mumcu'nun terörist saldırı sonucu vefat ettiğini yazmış.

Doğru..

Uğur Mumcu, terörist bir saldırı sonucu öldü..

Ama aynı Cumhuriyet gazetesi, aynı nüshasının birinci sayfasında, terörist Deniz Gezmiş'i andı.

Nasıl oluyor bu

"Benim teröristim iyidir" mantığından başka nedir bu

Teröre, silahlı mücadeleye karşı iseniz, Uğur Mumcu'ya yönelik silahlı saldırıya da karşı çıkmanız ama aynı zamanda, başkalarına yönelik silahlı saldırılara da karşı çıkmanız gerekir..

Uğur Mumcu'yu ortadan kaldırmak isteyenler tarafından saldırı yapılınca karşı çıkıp..

Benzer saldırı, Deniz Gezmiş tarafından bizzat yapılınca övgü düzmek, nasıl bir kafanın ürünüdür..

Örneğim bir tane değil..

Soldan çarklı teröristlere kol kanat geren Cumhuriyet gazetesi, yazarlarından Ahmet Taner Kışlalı'yı da hatırlatmışlar..

Kışlalı'yı öldürenleri kınayın..

Eğer arkasında bir terör örgütü var ise, onu da lanetleyin..

Bu en tabii hakkınız..

Ama..

Bu ülkede onlarca cinayete imza atmış FETÖ terör örgütünün, MİT tırları ile ilgili operasyonel iftiralarını manşete taşırsanız, sizin teröre ve teröristlere karşı olduğunuza kim inanır

Lütfen bana, "Bir dönem Can Dündar isimli kişi genel yayın yönetmeni olmuştu. O dönem işgal altında idik.. O dönemi biz Cumhuriyet olarak görmüyoruz" demesinler..

"100 yaşındayız" dediklerine göre..

O dönemi de, yaşlarına ekliyorlar demektir..

Cumhuriyet gazetesi, Taksim'de bir lüks otelin kafesinde bombalı saldırıda ölen Onat Kutlar'ı da anmışlar..

Zaman zaman Cumhuriyet gazetesinde yazıları yayınlanan Bahriye Üçok'u, Muammer Aksoy'u da anmışlar..

Tabii ki ansınlar..

Ama o isimlerin bombalı ya da silahlı saldırılarda hayatlarını kaybettiklerini yazarken, hiçbir gazetenin veya derginin şöyle bir manşet atmadığını da unutmasınlar:

"Öldürenlerle röportaj yaptık.. Verdikleri mesaj şu idi: Mecbur bırakıldığımız eylem şekli idi"

Evet, bu başlığı hatırlayacaksınız.

İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde görevi başında iken rehin alınıp, 7 saat sonra şehid edilen Savcı Selim Kiraz'ın katili DHKPC'li teröristler, Cumhuriyet gazetesinin o tarihteki muhabiri Ahmet Şık ile konuşmuşlardı..

Teröristler, bir savcıyı şehid etmelerini makul ve mazur göstermek için, "mecbur bırakıldığımız eylem şekli idi" demişler..

Şimdi 100. yılını kutlayan Cumhuriyet gazetesi de, savcı Selim Kiraz'ın kafasına silah dayanmış şeklinde fotoğrafı da basarak, üzerine o teröristlerin ahlaksızca sarfettiği o cümleyi, yani "Mecbur bırakıldığımız eylem şekli" ifadesini, manşet olarak kullanmışlardı..

Yani terörü savunmuşlardı.

Yani teröristi mazur görmüşlerdi..

Yani terörist saldırıya meşruiyet kazandırmaya çalışmışlardı..

Bitti mi

Cumhuriyet'in teröristlere desteği bitmez..

PKK'lı teröristler için, gerilla diye övgüler düzenler de onlardır.

Kandil'e gittiklerini, PKK'lıların dağda yaşamalarına rağmen, yerlere sigara izmariti atmadıklarını, hatta atılmışları topladıklarını yazanlar da bunlardır..

Düşünebiliyor musunuz..

Gözünü kırpmadan kundaktaki bebeği, gencecik Mehmetçikleri attıkları bombalarla, yerlere döşedikleri mayınlarla, sıktıkları kurşunlarla acımasızca şehid eden PKK'lılar için,