Amerikalı eski askerlerin utanç mektubu!

Amerikalı bir kısım eski asker 15 Mayıs'ta bir açık mektup yayınlayarak, Amerikan yönetimini İsrail'e destek vermeye davet etti.()Mektupta ABD ve İsrail'in yakın ortak ve İsrail'in bölgedeki tek güvenilir ABD müttefiki olduğu; çevredeki Irak, Suriye ve İran gibi aynı zamanda ABD düşmanı olan ülkelerin ve güçlerin İsrail devletinin yokedilmesi için çalıştığı dile getirildi. İsrail'in ABD'nin millî güvenliği için çok önemli olduğu, Holokost'tan sonra bir günde en fazla Yahudi'nin geçen yılki 7 Ekim HAMAS saldırısında öldüğü belirtildi. İsrail'in hem özgürlük ve demokrasinin hem medeniyetin korunması için mücadele ettiği ve bu hususlarda dünyada ABD liderliğinin sürdürülebilmesi için İsrail'in mutlaka desteklenmesi gerektiği öne sürüldü. Amerikan devleti ve Amerikalılar İsrail'in yanında olmaya çağırıldı...

Bu mektubun dikkat çekici yanlışları ve ön yargıları var. Her şeyden önce meşgul olduğu konuyu tek taraflı olarak ele alıyor. Bölgede tarihin 7 Ekim 2023'teki "vahşi" HAMAS saldırısı ile başladığını sanıyor. Onun öncesinde sanki hiçbir problem yokken, her yer güllük gülistanlıkken HAMAS bu "haksız ve yersiz" saldırıyı gerçekleştirmiş havasını yansıtıyor. Oysa bu sorun 75 yıldır sürüyor. İsrail adım adım Filistinlileri tasfiye ediyor. Onların evlerini yıkıyor ve mülklerini elinden alıyor. Yani uygarlığın temellerinde yattığına inanılan hayat ve mülkiyet haklarına saygı göstermiyor. Mektup, Gazze'nin korkunç bir abluka altında tutulduğundan ve âdeta bir açık hava hapishanesi hâline getirilmiş olduğundan da hiç bahsetmiyor...

Mektuptaki bir diğer sorun meseleye ağırlıklı olarak güvenlik açısından bakmak. Aynı çizgide ilerleyerek dünyanın merkezine ABD'yi koymak ve ABD'yi dünyada özgürlük ve demokrasinin koruyucusu olarak göstermek. Yapılan "analiz" güvenliği esas alıyor ve hemen hemen bütün dünyada askerîçevrelerde standart olan tüm dünya meselelerine bakışta güvenliği merkeze alma tavrını yansıtıyor. Ancak, bu bakış bir bakıma eksik ve bir bakıma yanlış. Güvenliği daha geniş bir çerçeve içine yerleştirmek daha doğru ve anlamlı. Bu çerçevede, mesela, ABD'nin İsrail'e sağladığı sınırsız ve şartsız desteğin başka güvenlik problemlerine sebep olması ihtimâlini gözden kaçırmamak lazım...

Mektuptaki bir kafa karışıklığı da İsrail devletinin yok edilmesi arayışının âdeta tüm Yahudilerin yok edilmesi arayışı gibi görülmesi ve sunulması. Kuşku yok ki İsrail'de yaşayan bütün Yahudileri yok etmeye çalışmak vahim bir hata olur. Bu hatanın işlenmemesi için dikkatli olmakta fayda var. Ancak, İsrail devletinin yok edilmesi tüm Yahudilerin yok edilmesi sonucunu vermez ve böyle bir şeyi gerektirmez. Esasen sorunun çözümünün bir tarafta İsrail yaşarken diğer tarafta bağımsız ve gerçek bir Filistin devletinin kurulmasından geçtiği zaten bütün dünyada yaygın biçimde kabul gören bir fikir. İsrail ise şimdiye kadar bu fikre dair hemen hemen hiç açıklama yapmadı, konuyu daima geçiştirdi. Çünkü, İsrail bir Filistin devletinin var olmasına da karşı.Ancak, bu mektubu yazanların aklında ve muhayyilesinde de böyle bir şey, ne yazık ki, yok.