Adaletin bu mu dünya..

Başka ülkeler, hele de Müslüman bir ülke söz konusu olsa anında devreye girdiği tecrübe ile sabit BM Güvenlik Konseyi bile İsrail karşısında aciz durumda. Bu, 7 Ekim'de beri sürdürdüğü alçakça katliamlara rağmen İsrail söz konusu olduğunda yapılabilecek şeylerin oldukça sınırlı olduğunun en açık göstergesi.

Bu sebeple olsa gerek, her nasılsa Siyonistlerin kontrolleri dışında kalabilmiş Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kuruluşlar da yoğurdu üfleyerek yemek mecburiyetinde gözüküyorlar. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin, 40 bine yakın Gazzeliyi katledip, 80 binini de yaralayan İsrail'i yönetenlerle ilgili tutuklama kararı alabilmek için 'Gazze'deki Filistinlilerin kasten aç bırakılmasını' sebep olarak göstermesi, bunun en açık örneği.

Katil Netanyahu ve en az kendisi kadar suçlu olan diğerlerinin, Gazzelileri kasıtlı olarak aç bırakma suçundan tutuklanmalarına kimsenin itirazı olmaz. Ancak, Gazze'deki Filistinlileri kasıtlı olarak aç bırakmak, eskiden beri saldırgan olup 7 Ekim'den sonra iyice vahşileşen İsrail'in suçlarından sadece birisi. diğer yaptıklarının da en az Gazzelileri aç bırakmak kadar önemli olduğu da unutulmamalı.

Dünyanın en büyük açık hava hapishanesinde yaşamaya mecbur bıraktığı Gazzelileri kasıtlı olarak aç bırakmanın yanında susuz, okulsuz, ilaçsız, hastanesiz, elektriksiz, akaryakıtsız, iletişimsiz... de bıraktı İsrail ve bunu halen de sürdürüyor. Ancak asıl önemli husus, İsrail'in Gazze'de yaşamaya çalışan Filistinlileri çocuk kadın demeden öldürdüğü...

Ceza Mahkemesi'nin ya da Uluslararası Adalet Divanı'nın Gazzelilerin elektrik, su, okul, hastane, ilaç ve benzeri hususlardaki mahrumiyetlerini sonra mı görüşeceği ve bunlardan ayrı ayrı mı tutuklama talebinde bulunacağı, hukukçuların bileceği bir ayrıntı...