Herhangi bir meseleye netlik kazandırmanın yolu konuyu köpüklerinden arındırmaktan geçer. Kimilerinin muhteşem bir başarı, kimilerinin de tiyatro olarak tanımladığı İran'ın İsrail'e yönelik saldırısı ile ilgili köpürtme çabaları da oldukça yoğun.

İsrail, 1 Nisan'da aralarında İran Devrim Muhafızları Örgütü'nün üst düzey isimlerinin de bulunduğu 13 kişiyi Şam'daki elçilik binasını vurarak katledince İran, ağır bir bedel ödeteceğini açıklamıştı. Elçilik binası olmadığı iddialarını bir kenara bırakırsak, diplomatik temsilcilikler ilgili ülke toprağı sayıldığı için, saldırının misilleme hakkı doğurduğu, malum.

BM ve benzeri kurumlar gereğini yapmadığı için saldırıya karşı misilleme hakkını kullanacak olan İran'ın 'sert' cevabı beklenirken, geçtiğimiz Cuma akşamı Lübnan'daki Hizbullah mevzilerinden İsrail'e 50 civarında roket atıldı. Dünya, bunun İsrail'in Demir Kubbesi'ni yoklamak için yapılıp yapılmadığını tartışırken de İran, Cumartesi akşamı yüzlerce İHA ve füze ile İsrail'e saldırı başlattı.

Dakikalar içinde İsrail'e ulaşacak balistik füzeler yerine, varışları saatler alacak İHA'lar ve füzeler kullanan İran'ın gönderdiklerinin birçoğu Irak ve Ürdün semalarında vuruldu. İsrail'e ulaşan birisi bir askeri tesise ufak çapta zarar verdi ve bir kişi de yaralandı. Daha İHA'lar havada iken İran, 'harekat başladı ve bitti. Yeni herhangi bir saldırı olursa, cevabımız daha sert olur' şeklinde bir açıklama yaptı...

Her ne kadar beklendiği gibi olmasa da 'gerçek vaat' isimli harekat, İran'ın İsrail'e vekiller aracılığı ile değil doğrudan yaptığı ilk saldırı idi. Dolayısıyla da ülkede büyük bir memnuniyetle karşılandı. Saldırının şekli, daha ağır bir saldırıda meseleye karışma ihtimali olan ABD'yi 'rahatlattı'. Gazze'ye yönelik ölçüsüz saldırıları ile ilgili eleştirilerden bunalan İsrail'e tekrar mağdur pozu takınma imkanı da sağlayınca,