Üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi..

Çayları dağıtan İhsan, Melih Bey'e takıldı:

- Gazetecilerin işlerinin zor olduğu düşünülür, ama bu Türkiye için pek geçerli değildir. Baksana geçen haftadan beri ardı ardına bir sürü ciddi gelişme oldu. Dolayısıyla haber yapma konusunda bir problem olduğu söylenemez... Melih Bey:

- Haklısın. Hakikaten ülkemiz bu konuda oldukça hareketli. Tabii sadece ülkemiz değil dünya çapında da sürekli ilgi çekici gelişmeler yaşanıyor... Selim:

- En önemli gelişme, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel'le yaptığı görüşmedir herhalde. Bu konuda söyleyeceklerini tabii ki merak ediyoruz, ama 1 Mayıs'ta yaşananlarla ilgili değerlendirmeyle başlamanı tercih ederim...

- İstanbul'da 1 Mayıs günü yaşananların işçilerle herhangi bir alakası olmadığını öncelikle söylemek gerek. Malum, geçmişte yaşanan çeşitli olaylar sebebiyle Taksim, mitinglere kapalı. Bu arada, birçok terör örgütü ve bu arada Kandil'deki PKK elebaşları da Taksim'le alakalı çağrılarda bulundular. İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya'nın Taksim konusunda ısrarlı olan CHP Genel Başkanı'na konu ile alakalı detaylı bilgiler verdiği de biliniyor... Remzi:

- Bütün bunlara rağmen, CHP Genel Başkanı'nın Saraçhane'ye gelmesi ve yürüyüşe katılmayıp ayrılması, dikkat çekiciydi. Bunun nasıl yorumlamak gerek..

- Gerekli bilgiler verildikten sonra yine Taksim konusunda ısrarlı olmanın izahı yok. Saraçhane'de yaşananlar, eğer Taksim'e müsaade edilseydi neler olabilirdi sorusuna cevap zaten. Ellerinde sopalarla ve kaldırım taşları ile polise saldıranlar, maksadın üzüm yemek olmadığını gösteriyor... Mehmet:

- Polisimizin göstericilerin bütün saldırılarına rağmen sakin durmayı başarması yanında taş ve sopalarla polise saldıranların çoğunun yakalanması da, ciddi bir başarı. O gün 1 Mayıs bahanesiyle gelip ortalığı karıştıranlardan hesap sorulacaktır, herhalde.. Melih Bey:

- Konu, artık yargının işi. Ancak, Amerika ve Avrupa'daki polislerin, İsrail'i protesto eden üniversite gençliğine davranışlarını görünce, bizim polisimizin sabırlı tutumu hakikaten tebrike değer. ABD'de farklı inanç ve kültürlere sahip on binlerce gencin, İsrail'in vahşetini ve başta ABD olmak üzere saldırgana destek veren ülkeleri protesto etmeleri sebebiyle İsrail'i ve ABD'yi yönetenler paniklemiş durumda. Aralarında çok sayıda Yahudi de bulunan göstericileri Antisemit olmakla itham etmek, Netenyahu ve ABD'li yetkililerin bulabildikleri tek yalan... İhsan:

- Göstericilere karşı oldukça sert müdahaleler söz konusu. Gençlerin buna rağmen alanları terk etmeyişi, hakikaten saygı duyulacak bir şey...

- Bütün baskılara, saldırılara ve polisin insanlık dışı girişimlerine rağmen gösteriler, bitmek bir yana daha da artıyor. Temel olarak Gazze'deki katliamın durmasını isteyen gençler doğru söylediklerini ve haklı olduklarını biliyorlar. Başta ABD'li yöneticiler olmak üzere vahşet yanlılarının alçakça yalanlar söylemeleri de kararlılıklarını artırıyor... Mustafa:

- Gösterilerin Gazze konusunda pratik bir faydası olabileceği söylenebilir mi..

- Şimdilik belirsiz. Çünkü belli başlı ABD üniversitelerine yayılan gösterilerin ABD'de Kasım'da yapılacak seçimleri etkileme ihtimali büyük. Bu sebeple, göstericileri caydırmak için insanlık dışı müdahaleler yapıyorlar. Gösteriler ve bu arada bazı Avrupa ülkelerinin Filistin'i tanıma çağrıları gibi gelişmeler yanında İsrail içinde de yönetime karşı ciddi tepkiler söz konusu. Bütün bunların, Gazze'yi rahatlatabilecek bazı gelişmelere sebep olabileceğini söyleyebiliriz... İhsan:

- Cenab-ı Hak, Gazzeli kardeşlerimizin lehine gelişmeleri bereketlendirsin inşallah. Bu arada Cumhurbaşkanımızın CHP Genel Başkanı ile görüşmesi ile ilgili düşüncelerini de alalım...

Türkiye'nin muhalefeti olabilmek...

- Öncelikle hakikaten çok güzel bir gelişme. Cumhurbaşkanımızın bir CHP Genel Başkanı ile en son 8 sene önce görüştüğünü hatırlarsak, meselenin önemi anlaşılır. Tabii bunu bir başlangıç kabul edip bundan sonra yaşanacakları beklemek gerektiğinin de altını çizmek gerek. Görüşme sonrası ortaya çıkan 'diyaloğu koparmayıp, ülkenin iç ve dış meselelerinde diyalog içinde olalım' havası, bundan sonrasının güzel olacağını müjdeliyor... Mehmet:

- Yapılan açıklamalar arasında beni en çok heyecanlandıran Özgür Özel'in, '15 Temmuz'un senaryo olduğunu aklımdan bile geçirmediği' açıklaması ve dış politikada parti olarak milli duruş sergileyeceklerini söylemesi oldu. Bunun da iyi bir başlangıç olduğunu söyleyebiliriz herhalde..

- Tabii ki. Ancak, CHP Genel Başkanı'nın henüz yeni olduğunu ve bu görüşme öncesi parti içinde çeşitli rahatsızlıklar yaşandığını da unutmamak gerek. Kılıçdaroğlu'nun 'Sarayla müzakere edilmez, mücadele edilir' sözünü kastetmiyorum sadece. Parti içinde görüşmeden pek hoşlanmayanların, baş başa yapılacak görüşmeye son anda emekli büyükelçi Namık Tan'ın katılmasını sağlamaları, bunun işaretlerinden. İmamoğlu'nun görüşme öncesi CNN İnternational'daki tartışmalı sözleri de keza... Remzi:

- Seçimlerde alınan beklenmedik başarı sebebiyle eli rahatlayan Özgür Özel gerçeği, 2028'e yönelik hesaplar yapanların canını sıktı o zaman..

- Kesinlikle. Cumhurbaşkanımız da yakında CHP'yi ziyaret edecek. Görüşmelerin bundan sonra da sürecek olması, projeler geliştirmek yerine AK Parti karşıtlığından beslenenlerin rahatını kaçırıyor belli ki. Görüşmede gündeme getirilenler, üzerinde çalışılması gereken konular ve bu da CHP'lilerin çok daha fazla çalışmaları demek. Anayasa değişikliğine sıcak bakmasalar da, dile getirilen bazı konular bununla alakalı. Yerel yönetimlerle ilgili talepleri de, belediyelerin şimdiye kadar yaptıklarını ve bunda sonra neler yapacaklarını sorgulamayı gerekli kılıyor. Kaçacak yer kalmıyor yani... İhsan: