Hangi anayasa

Erdoğan'ın Irak ziyaretinin bölgedeki yansıması dikkat çekti. Kalkınma Yolu projesine Türkiye ve Irak dışında Körfez ülkelerinin de destek olması Irak'ın istikrara kavuşması için önem taşıyor.

Ankara için terörü bitirecek ve Irak'la ticaret hacmini artıracak projenin faydaları çok fazla. Bağdat yönetimi ise bu süreçte IKBY ile arasındaki sorunları azaltacak ve merkezi otoriteyi güçlendirecek.

Projeyi destekleyen Körfez ülkeleri için Irak'ta istikrar demek Tahran ve Şam arasındaki ilişkiyi etkileyecek. Böylece İran etkisindeki Suriye liderine Arap olduğu hatırlatılmak isteniyor.

Erdoğan'ın Irak seferi güvenlik, enerji, ticaret, ulaştırma ve su krizi gibi başlıkları kapsadı. İsrail-İran gerilimine denk gelen bu ziyaret bölge hakkındaki ender pozitif haberler arasında yerini aldı.

Irak'ın işgali sonrasında ortaya çıkan istikrarsızlığın temelinde merkezi otorite-yerel otorite çatışması yatmakta. Üstelik Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi içindeki ayrışmalar da başka aktörlerin ülkeye müdahalelerine kapı aralıyor. IKYB'nin (Talabani) İran ve ABD arasında yaşadığı gelgitler ve KDP (Barzani) liderliğine karşı çatışmacı tutumu dikkatleri çekmekte. Açıkçası Irak'ta etnisiteye ve mezheplere dayanan, güya demokrasi getireceği söylenen anayasanın sonuçlarını görmekteyiz. Komşumuzdaki bu sürecin dikkatle izlenmesi karşılaşabileceğimiz sorunlara karşı dikkat etmemizi söylüyor.

Anayasa Gündemi...

23 Nisan 1920'de açılan Büyük Millet Meclisi resepsiyonu siyasette yumuşama görüntülerine sahne oldu. Gazi Meclisin çatısı altında buluşan siyaset dünyası Erdoğan-Özel görüşmesi üzerinden yumuşadı.

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un anayasa görüşmeleri için siyasi partilere yapmış olduğu çağrı ne derece etki edecek göreceğiz. Ancak tartışmanın merkezine oturan 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu bildiğimiz manada bir anayasa değil. 1876 tarihli Kanun-ı Esasi'deki padişahın yetkileri 2. Meşrutiyet sonrası sınırlandırılmıştı. 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ise savaş koşullarında mevcut anayasayı ilave maddelerle genişletmişti.

1921 anayasası bugünkü anlamda hiç demokratik olmadığı gibi zannedildiği gibi yerel yönetimlere muhtariyet verildiği de pek gerçekçi değildir. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda Vilayet, Kazâ, Nahiye gibi idarenin basamakları yer alır. 11. maddede geçen ifade zaman zaman Kürt siyasi hareketine tarihsel bir referans olarak gündeme getirildi. Maddenin orijinal hali şöyle: "Vilâyet, mahallî umurda mânevi şahsiyeti ve muhtariyeti haizdir. Harici ve dahili siyaset, şer'i, adlî ve askerî umur, beynelmilel iktisadî münasebat ve hükümetin umumi tekâlifi ve menafii birden ziyade vilâyata şâmil hususat müstesna olmak üzere Büyük Millet Meclisince vazedilecek kavanin mucibınce Evkaf, Medaris, Maarif, Sıhhiye, İktisat, Ziraat, Nafıa ve Muaveneti İçtimaiye işlerinin tanzim ve idaresi vilâyet şûralarının salâhiyeti dâhilindedir."

16. Maddede ise " Nahiye mahallî umurda mânevi şahsiyeti ve muhtariyeti haizdir" ifadesi geçer. O dönemde belli bir ticaret ve ulaşım havzasındaki yer alan bölgeye (köy-mezra topluluğuna) Nahiye (Bucak) adı veriliyordu.

1921 anayasası savaş koşullarında gerçekleştiği için göz ardı edilen Umumi Müfettişlik bölümü önemlidir. M. 22.- Vilâyetler, iktisadi ve içtimai münasebetleri itibariyle birleştirilerek, umumi müfettişlik kıtaları vücuda getirilir. M. 23.- Umumi Müfettişlik mıntakalarının umumi surette asayişinin temini ve umum devair muamelâtının teftişi, Umumi Müfettişlik mıntakasındaki vilâyetlerin müşterek işlerinde ahengin tanzimi vazifesi umumi müfettişlere mevdudur. Umumi müfettişler Devletin umumi vazaifiyle mahallî idarelere ait vazaif ve mukarreratı daimî surette murakaba ederler.