Merkez Bankası Başkanının istifasının şifreleri

Özellikle de konu ekonomi olunca, bu alanın kitabını yazan Cumhurbaşkanı Erdoğan her daim direksiyonda oldu.

"Davul birinin elinde, tokmak birinin elinde olmaz" diyerek Temmuz 2019'da Merkez Bankası'nın eski başkanı Murat Çetinkaya'yı bir gece yarısı kararıyla görevden aldı Erdoğan.

Çünkü iktidara yakın medya tarafından Nobel ödülü alması gerektiği savunulan "Faiz sebep, enflasyon sonuç" tezi bir türlü kabul görmüyordu.

Birkaç ay sonrasındaysa "adam laf dinlemiyordu" diyerek anlattı o süreci...

O günden sonra Merkez Bankası Başkanı "öğüten" bir ülkeye dönüştük.

Murat Uysal, Naci Ağbal, Şahap Kavcıoğlu ve son olarak da Hafize Gaye Erkan getirildi göreve.

Her biri görev süresini doldurmaya yıllar varken "değiştirildi".

Bu yüzden de Erkan büyük bir iletişim kazası olarak yorumlanan meşhur röportajında "İstanbul çok pahalı, ev bulamadık, anneme yerleştik" dediğinde, birçok kişi gerçekçi bulmadı bu söylemini.

ABD'den sırf bu görev için dönmüştü Erkan.

Belki o da içten içe diğer başkanlar gibi uzun süre bu koltukta oturamayacağından endişeliydi.

Düzenini kurmak istemiyordu.

Nitekim öyle de oldu.

Bu görevde sadece 8 ay kalabildi.

Merkez Bankası'nın adeta bir aile şirketine döndüğü, babasının çalışanları kovduğu, hatta tokat attığı, personelin bir sorun olduğunda annesine mesaj yollayıp randevu talep ettiği yönündeki iddialar sonrasında hakkında bir "itibar suikastı" olduğunu söyleyip görevden affını istedi.

Yerine beklentilerin aksine Sadık Abi (!) değil, Merkez Bankası Başkan Yardımcılarından Fatih Karahan getirildi.

Erkan itibarına suikast düzenlendiğini söylese de ilk günden bu yana hiç doğru dürüst bir yalanlama duymadık ailesi ile ilgili iddialara.

Eski Başkan bir Tweet atıp bu asılsız haberler karşısında üzgün ve şaşkın olduğunu söylemekle yetindi. Ancak somut herhangi bir ifade kullanmadı o açıklamasında.

4,1 milyar TL'lik bütçesiyle 25 katlı binasına sığamayan ve büyümeye çalışan İletişim Başkanlığı da sessizliğini korudu bu süreçte.

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nden yapılan tek açıklama Erdoğan ve Erkan'ın görüşeceğine dair iddiaların yalanlanmasıydı.

Sessizliğe bürünen bir diğer isim ise Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ti.

Sadece, bu haberlerin Şimşek'in ekibi tarafından dolaşıma sokulduğu iddiaları jet hızıyla yalanlandı.

Hafize Gaye Erkan'ın görevden affını istemesi sonrasında ise Şimşek'in tavrı bambaşkaydı.

Erkan'ın tweetinden sadece 1 dakika sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın resmi hesabından Şimşek imzasıyla bir duyuru yayınlandı.

Kararı Erkan'ın verdiğini, bu kararı vermesinin altında yatan gerekçelerin tamamen şahsi olduğunu söyleyerek aslında siyasi bir müdahale olmadığının altını çiziyordu.

Ama o açıklamada dikkat çeken bir kısım daha vardı.

"Önerim doğrultusunda yeni atanacak Merkez Bankası Başkanı ve ekibine başarılar diliyorum" ifadesi...

Aynı duyurunun İngilizce'sinde o bölüm "Olağanüstü derinlikte bilgi birikimi ve uzmanlığa sahip, saygın bir makroekonomist olan yeni Başkan, benim tavsiyem doğrultusunda atanacak" diye çevrilmişti.

Yani Şimşek yabancı yatırımcıya "patron hala benim" diye güvence veriyordu.