Asıl mesele yumruğun kendisini yargılayabilmek

Türkiye atılan bir yumruğu konuştu bu hafta.
Ülkenin dört bir yanına, yedisinden yetmişine yayılan şiddet bu kez yeşil sahalarda göstermişti kendini.
Birçok kişi şaşırdı.

Çünkü "Faruk Başkanı yıllardır tanıyorlardı", "Böyle biri değildi."
Haziran 2021'de 1058 oyun 802'sini alarak yani neredeyse yüzde 76 oyla Ankaragücü'nün başkanı seçildi Faruk Koca.
Kürsüden "Hayırla yad edilmek her şeyden önemlidir" diye teşekkür etti onu seçenlere.

2.5 yıl sonra hakem Halil Umut Meler'e attığı yumrukla yad edilmeyi seçti.
Tel tel ayrılan toplum bu şiddet karşısında uzun süre sonra bir oldu.
Kendisine çok yakın bir isim olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan hızla Koca'yı kınadı.
Milyonları rahatlattı.
Onun sert tavrından sonra Türkiye tek yürek oldu.
Kınama yarışı başladı.

Şiddet yine "erk"in ya da "efendi"nin durduğu noktaya göre tanımlanmıştı.
Halbuki 21 Nisan 2019'da CHP'nin o dönemki Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu'na da bir yumruk yönelmişti.

Ama yumruğu atan ve yumruğu yiyenin kimliğiydi önemli olan.
Çubuk'ta katıldığı bir şehit cenazesinden sonra Kılıçdaroğlu'na linç girişimi oldu.

CHP lideri canından olabilirdi.
Öyle ki kalabalığı dağıtmak için Kılıçdaroğlu'nun sığındığı evin önüne gelen dönemin Savunma Bakanı Hulusi Akar, daha sonra olayı "Amacımız Sayın Kılıçdaroğlu'nun evden bir an önce, sağ salim ayrılmasını sağlamaktı" diye anlatacaktı...

O gün orada olan 10'u çocuk yaşta 66 kişi yargılandı.

Yumruğu atan kişi Osman Sarıgün'dü.

Olaydan 3 gün sonra gözaltından serbest bırakıldığında AK Parti Ankara İl Başkanlığı'ndan isimler tarafından evinde eli öpülüp pozlar verilerek karşılandı.

Farklı suçlardan toplam 5 yıl cezaya çarptırıldı.

Diğer sanıklar da 7.5 ay ila 8.5 yıl arasında değişen hapis cezaları aldı.

Ancak hepsi için hükmün açıklanması geri bırakıldı.

Kimse bir gün bile hapse girmedi.

Üstelik cezalara itiraz yolu da kapalıydı. Yani istinafa başvurulamadı.

Gerekçeli kararda gördük ki, mahkeme sanıkları iyi halli bulmuştu.

Sanıkların "geleceği üzerindeki etkilerini" de düşünen yargıç cezalarda bol keseden indirime gitmişti.

Eski milletvekili Levent Gök'e vuran Ramazan Onbaşı'nın savunması daha da dikkat çekiciydi.

Onbaşı "Elimde sinek vardı, elimi ovuştururken yanlışlıkla vurdum" dedi.

Aklımızla dalga geçmek suç sayılmadı.

Bir diğer sanık Vahit Delibaş ise kendini savunmak adına "Cenaze evine gelme denmiş. O çıkmış gelmiş. Kılıçdaroğlu'nu öldürmek isteseydik zaten çıkamazdı. O kadar kalabalık vardı" ifadelerini kullandı.

Bu sözler de suç sayılmadı.

"Erk"e yakın duranlar kanunlar önünde dokunulmaz olmayı sürdürdü yıllarca.

Karşısındakilerin, yani "beğenilmeyenler"in geleceği üzerindeki etkiler ise hiçbir hakimin ilgi alanına girmedi.

Yumruğa gerek yok...

Tek bir cümle bile (durduğun noktaya göre) hayat karartmaya yetti beğenilmeyenden geldiğinde.

11 Şubat 2006...

Her fırsatta çok iyi paralar kazandıkları iddia edilen çiftçilerden biri, Mustafa Kemal Öncel Mersin'i ziyareti sırasında o dönem Başbakan olan Erdoğan'ın yanına yaklaştı.