İkrar

Yeni bir dünya düzenine geçtiğimize dair ilk işaret fişeği 2008'de Rusya'nın ABD'nin koruması altındaki Gürcistan'a açtığı savaştı. Ardından 2014'te Kırım'ın ilhakı geldi.
Ancak bundan sonraki en kritik adımlardan ilki Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'ya girmesiydi. İkincisi de Hamas'ın İsrail'in dokunulmazlık mitini yerle bir eden 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı taarruzuydu.
Eğer gelişmelere bu merceklerden bakamazsak değişen küresel güç dengelerini, yenilenen uluslararası çekişmeleri ve artan ulus aşırı zorlukları anlamlandırmada güçlük çekeriz.
Bu açıdan en somut ve anlamlı gelişme, Ukrayna savaşı ve İsrail'in Gazze'ye saldırılarından sonra ABD'nin dünyayı yanına çekmede maruz kaldığı küresel hezimettir.
Çünkü ABD Başkanı Joe Biden'ın, 19 Kasım'da WP gazetesine yazdığı makalede İsrail'in Gazze'de giriştiği soykırımı savunurken Rusya'yı ve Hamas'ı aynı cümlelerde anması tesadüf değildi.

O makalede Ukrayna ve İsrail'e desteğini yineleyen Biden, "Hamas ve Rusya lideri Vladimir Putin aynı amaca hizmet ediyor. İkisi de komşu demokrasileri haritadan silmeye çalışıyor" ifadeleriyle nasıl bir manipülatif zihniyete ve sinsi hedefe sahip olduğunu açıkça ifşa etmişti.
Ancak ABD, Avrupa ve Asya'daki müttefiklerini Rusya ve Hamas'a karşı aynı çizgide buluştursa da dünyanın büyük bir kısmını yanına çekmede başarısız oldu.
İsrail'in Gazze'ye yönelik soykırım saldırılarına karşı dünyanın adeta Filistinlileşerek verdiği küresel tepki Batı'nın kimyasını bozuyor.
Bunun en açık göstergesi de BM'de yapılan Rusya ve Hamas'ı hedef alan oylamalarda ABD'nin yaşadığı hüsranlardır. Örneğin Ukrayna savaşının başlamasından altı hafta sonra BM Genel Kurulu'nda Rusya'nın İnsan Hakları Konseyi'nden uzaklaştırılması için yapılan oylamada 24 ülke karara karşı çıkarken 58 ülke çekimser kaldı.

Benzer şekilde 27 Ekim 2023'te BM'de oylanan Gazze'de ateşkes tasarısını