Siyasetin alanı daha ne kadar genişleyebilir

Danıştay'ın kuruluş yıldönümünde konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan nasıl bir anayasa istediğini de açıkladı:

"Sivil siyasetin alanını genişletecek" bir anayasa!

Erdoğan'a göre, "sivil siyasetin alanını genişletecek" yeni anayasa, ekonomiden sosyal hayata kadar ülkemizin sorunlarının çözümünü daha da hızlandıracakmış!

Erdoğan 2018 yılından bu yana, bütün yetkilerin tek elde toplandığı, istediği kararı istediği gibi verebildiği, kendisine hesabın, kitabın sorulmadığı, tek kişilik bir hükümet sistemiyle ülkeyi yönetiyor.

Düşünün ki Yargıtay'daki seçime bile müdahil olabildiği "seçim işi çok uzadı, şu aday başsavcı adayı olsun, şu aday seçilsin bu işi böyle çözün" diyebildiği bir ülke konjonktürü oluştu. İktidara yakın medya kurumları bu hadiseyi büyük bir övgüyle haberleştiriyorlar. Bir hukuk devletinde asla yaşanmayacak bu anormal durum artık ülkemizde yadırganmıyor bile! ve Cumhurbaşkanlığı hakkında çıkan bu haberleri tekzip etme gereği de duymuyor! (10 Mayıs 2024, Haber7, Yargıtay'da seçim! Erdoğan devreye girdi düğüm çözüldü)

Yasamanın da yürütmenin de devletin bütün kurumlarının başı da kendisi. Bağımsız kalan bir tane kurumumuz kalmadı.

Diyanet İşleri Başkanlığının amiri de Cumhurbaşkanı, Merkez Bankasının amiri de

Valiler de Cumhurbaşkanına bağlı, (RTÜK ve kişisel verileri koruma kurulunun TBMM'ce seçilen üyeleri hariç) düzenleyici ve denetleyici kurumların başkan ve üyeleri de Cumhurbaşkanına bağlı

TÜİK'in amiri de Cumhurbaşkanı, Adli Tıp Kurumu Başkanın amiri de Cumhurbaşkanı

A'dan Z'ye bütün kurumlar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle birlikte Cumhurbaşkanlığı makamına bağlandı. Bugün ülkemizdeki bütün kurumların atamalarını Cumhurbaşkanı imzalıyor.

10 Temmuz 2018 tarihli, 3 Sayılı "Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usullerine Dair" Cumhurbaşkanlığı Kararnamesini mecaliniz, sabrınız varsa okuyun

Dolayısıyla Erdoğan'ın sözlerini okuyunca, ülkemizin köşesinde kenarında verilmeyen hangi yetki ve yetkicikler kaldı da Sayın Cumhurbaşkanımız sivil siyasetin alanının genişletilmesini istiyor acaba diye düşündüm.

Ülkemizin saygın Anayasa hocalarından merhum Prof. Ergun Özbudun'un "Anayasalcılık ve Demokrasi" kitabında aktardığı, ABD Anayasası'nın kurucu babalarından James Madison'ın şu tespiti geldi aklıma.

Madison'a göre iktidarlar yayılmacı bir ruha sahiptirler ve asla yetinmezler, devletin sınırları ne kadar sınırlanabiliyorsa o kadar sınırlandırılmalıdır ama bunun salt Anayasa'da yazılı olması, erklerin sınırlarının çizilmiş olması, kuvvetler ayrılığı ilkelerinin belirtilmesi yeterli değildir. Kağıda yazılmış ve kağıtta yazılı kalmış ilkeler, kurallar, kanunlar, iktidarlar için sadece kağıttan engellerdir, daha ötesi değildir. Madison şöyle söyler:

"Bu organlar, her birine diğerleri üzerinde bir anayasal denetim sağlayacak şekilde, birbirleriyle ilişkilendirilip karıştırılmadıkları müddetçe, teoriye göre, hür bir devlet için gerekli ölçüde ayrılık, uygulamada hiçbir zaman gerektiği gibi sürdürülemez. Devletin anayasasında bu organların sınırlarını açıkça belirtmek, iktidarın yayılmacı ruhuna karşı bu kâğıttan engellere güvenmek yeterli olacak mıdır Tecrübeler bize göstermektedir ki, kuralın etkinliği fazlasıyla abartılmıştır, devletin daha zayıf unsurlarını daha güçlülere karşı korumak için daha güçlü bir savunma mutlaka gereklidir. Devletin bütün yetkilerinin aynı ellerde müstebitçe toplanmasına yol açan yayılmacılıklara karşı yeterli bir korunma aracı değildir." (Anayasalcılık ve Demokrasi, Sh. 18)

ABD 1800'lü yıllarda iktidarların gücü nasıl daha etkin şekilde sınırlanır, tek elde toplanmasının önüne nasıl iyi geçilir diye çaba sarf ediyordu.