Kim itiraz etmeliydi

Cumhurbaşkanı'nın, "milletin birliğini temsil" hüviyetiyle, bir parti için meydan meydan dolaşmasına muhalefetin itiraz etmesi normal.

Aynı şekilde bakanların, hele geçmiş seçimlerde seçim güvenliğini temin amacıyla yerlerini bağımsız bakanlara bırakan İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanlarının İstanbul'da Anadolu'da bir parti adayını desteklemek için yollara düşmesine de muhalefetin itiraz etmesi normal.

Ben de diyorum ki, buna asıl iktidara destek veren "muhafazakâr kitleler"in itiraz etmesi gerekirdi.

Bana göre bunun basit bir sebebi var: Adalet.

Yani o kitlelerde var olmasını beklediğim "Adalet duygusu."

İtiraz geliyor mu Bilmem ki, belki de gelir.

Böyle durumlarda bir dostum var, benim "Adalet hatırlatmam" olduğunda, bıyık altından güler. Bunun anlamı, "Siyasette bu işler böyle olur, boşuna kafanızı yormayın" demektir.

Herkes bir parça içselleştirmiştir de siyasi adaletsizlikleri, ben tarihin bir yerlerinde kalmışım gibi hissederim kendimi

Şimdilerde "Ahlâklı dindarlık" diye bir ifade dolaşıyor bazı hocalarımızın dilinde. Bu, pozitif bir vurgu ama, arkasında çok negatif bir değerlendirme var. Ben kullanmam şahsen bu ifadeyi Ne bileyim ben "muhafazakârlık" denen şeyin hala belli değerleri muhafaza ettiğini düşünmek isterim. Ama herkes bana "Köprünün altından akan sular"ı hatırlatıyor.

"Harp hiledir" dedin mi ve her seçimi bir tür harp motivasyonu ile götürmeye çalıştın mı, her türlü hile meşruiyet alanına giriveriyor.

Ondan sonra ara ki bulasın ahlâkı.

"Ahlâklı dindarlık" diye bir ifadenin türemesi "Ahlâksız dindarlık" denen bir heyulânın da türemiş olduğundan dolayı değil midir

Peki kim rahatsız oluyor bundan

Meselâ bakanları propaganda gezileri için seferber edenlerin aklından, "Yahu bizim kitlemiz bundan rahatsız olur" gibi bir endişe geçmiş midir Yoksa iktidar adına yapılan her şeye meşruiyet kılıfı giydirecek bir zihin yapısının oluştuğundan emin olarak mı karar verilmiştir

Onların orada bulunması yeter. Onlar muhafazakârlığın muhafazakârıdır ne de olsa

"Çalıyorlar ama çalışıyorlar" gibi bir motto vardı bir aralar. Ona alıştırılmıştı zihinler. Şimdi de "Tamam haksızlık, adaletsizlik var ama, muhafazakârlığı muhafaza ediyorlar" gibi bir zihin ameliyesi işliyor.
Oralarda bir yerlerde, kurulan bir düzen var belli ki, ama evinde yurdunda oturan sade vatandaş ne adına gerekçe bulur ki yanlışlara

Şu Ramazan gününde beni fevkalade rahatsız ediyor bu "Ahlâklı dindarlık" sözü "Ahlâksız"ı hatırlattığı için

Ne dersiniz, devletin yerel seçime bu ölçüde abanması, "Ahlâklı" bir iş midir

Söylemlerdeki "Ahlâk" dozuna gelmedik daha Orayı da damıtsanız, kaç gram ahlâk çıkar bilinmez.