Tarikatlar, medya ve görünürlük

Bir tarikat çevresinde yaşananların senaryolaştırıldığı Kızıl Goncalar dizisinin son yayınlanan bölümü (9. Bölüm) şeyh mürşit değişimiyle ilişkili olayları anlatıyor. Henüz görünmeyen, belli ki yaşı bir hayli ilerlemiş bir şeyh mürşit var. İşler onun adına oğul, torun, hanımanneler vs ile yürüyor. Tabi, şeyh ölünce ya da hastalık vs sebebiyle görevini ifa edemez hale gelince, kendisi buna kanaat getirince yerine birisi geçiyor veya geçiriliyor. Bu da, tarikat dilinde "İcazet" denen bir belge ile belirleniyor.

Kızıl Goncalar'daki senaryoda, bu iş biraz "Kumpas" niteliğinde olaylarla gelişiyor. "Şeyhin yerine geçme" işinde, "İcazeti almak", hele görünmeyen ve çok yaşlı, hastalığı ilerlemiş şeyh adına bir tasarrufla almak gibi bir kurgu

Bütün tarikatlarda "icazet" olayı böyle mi gerçekleşir, bunu söylemek mümkün değil. Ama "Şeyh değişimi" olaylarının oldukça sancılı geçtiği yaşanan örneklerle biliniyor. Güçlü bir makam şeyhlik. Binlerce insanın gönül bağının (rabıta) odaklandığı insan olmak "Güç" açısından bakarsanız çok çok güçlü bir makam. "Sorumluluk" açısından bakarsanız, dayanılır, kolay taşınır gibi değil. Nasıl bir şey binlerce insanın gönül bağının odağı olmak

Tarikat dünyasında "silsile", yani "Mürşidlik halkası" rivayete göre Hazreti Peygamber'e kadar gidiyor, tarikatlar bunu önemsiyor, çünkü "Yol"a, Hazret-i Peygamber'e iltisakın kaynaklık etmesi meşruiyet kazandırıyor.

Silsile gerçekten, gerçek iltisaklarla mı ilerliyor, bu ayrıca ele alınmalı, ama konumuz o değil.

Konumuz reel durumda şeyh değişimi olaylarıyla görünürlük kazanan tarikat dünyasında işlerin yer yer sarsıntılara yol açtığı ve bunun, benim "Terbiye müessesesi" olarak nitelediğim tasavvufun kendisinden beklenen görevi, yani "gerçek kalp eğitimi"ni ifa edip edemediği ile ilgili

Tarikat, biraz sessiz akan bir nehirdi sanki Belki bu tür "Şeyh değişimi" süreçleri her zaman ve her yerde büyük küçük sarsıntılara yol açmış olabilir.

İnsan insandır, ne kadar "benlik restorasyonu" yaşarsa yaşasın benliği tümden atamamak söz konusu. "Şeyhim beni seçer, buna en çok ben lâyıkım" demek, "nefis ne kadar ayaklar altına alınmış olursa olsun" çok olağan. Sizin içinizden geçmese eşinizin, oğlunuzun, kızınızın, damadınızın içinden geçer, "Senden başkası mı olacak" sözleri söylenir aralarda

Medya icat oldu, sırlar bozuldu. Her şey görünür hale geldi. Kızıl Goncalar bir senaryo Yanlışlar, abartılar da olur, bir yerde gerçeğe dokunduğu yerler de Süzerek seyredebilir, bir tarikat mensubu iseniz, zaman zaman kendinize ayna tutulduğunu hissedebilirsiniz, "Şuralar bize benziyor" diyebilirsiniz, "Şu problem bizde de var, meselâ kız çocuklarının eğitimi konusu, aileye yakın kadınların, varlıklı insanların kimi lüks ikramlarla merkeze yanaşıp statü arama hesapları vs." diyebilirsiniz vs Ama dediğimiz gibi o bir senaryo.

Ancak, "şeyh değişimi sancıları"nın sıcak görüntüleri ister istemez "Medya"ya yansıyyor.

Menzil diye bilinen dünyada şeyhlik üçe bölünerek halledildi mesela o gerilim. Halledildi mi, sorusu da soruluyor zaten. Çünkü gerilimin yer yer sınır boylarında devam ettiği de "Medya"ya yansıyor.

Benzeri bir gerilim, İsmailağa dünyasında var. Mahmut Ustaoğlu Efendi çok yaşlanmıştı, o sırada da yerine kimin "tensip edileceği" konuşulmaya başlanmıştı. Vefat edince (23 Haziran 2022) yerine