Hatadan dönüş

Avrupa'dan geri çekildiğimiz, kendi ligimizde oyalandığımız uzun yıllardan sonra ilk kez Avrupa kupalarında bir kupaya bu kadar yaklaşmıştık. Konferans Ligi'nde Fenerbahçe 3 numaralı favori gösteriliyordu.

İsmail Kartal'ın hücumu düşünen oyun anlayışı da Fenerbahçe'nin kupaya olan isteğini gösteriyordu. Maça 4-3-3 ile başlayan Sarı Lacivertliler ileride basarak ve atak oynayarak özgüvenini ve kazanma isteğini ortaya koyuyordu. Olympiakos, güçlü rakibinin bu cesur başlangıcı karşısında kendi yarı alanına çekilmiş, kontrollü oyuna geçmişti.

Fenerbahçe'nin gole yakın olduğu, topu kontrol edip maçı yönettiği bu hızlı başlangıç 8 dakika sürdü. Savunmadan çıkarken kaptırılan topta gelen Olympiakos golü Fenerbahçe'nin iyi başlangıcı bitirmişti, sanki bir sihirli değnek deymiş, roller değişmişti. Sarı Lacivertlilerin o özgüvenli başlangıcı tuhaf bir şekilde yok olmuş, Fenerbahçe sahadan kaybolmuştu. Yunan ekibi yoğun baskı oluşturmadan, az ama öz ataklarla gelip pozisyonlar üretmeye başladı ve goller de peş peşe geldi.

Fenerbahçe'nin bu kırılganlığında iki etken belirleyiciydi. İlki, İsmail Kartal'ın tercihleriydi. Deplasmanda 4-3-3 ile maça başlayan Kartal, bu sistemin temel direği olan orta sahayı zayıf isimlerden kurmuştu. Szymanski haftalardır formsuzdu, Krunic geldiği günden beri fark yaratacak bir performans gösteremiyordu, Zajc ise kulübede otura otura futbolu unutmuş gibiydi. Bu orta sahanın maçı yönetmesi beklenemezdi. Buna kanatlardaki Tadic ve İrfan Can Kahveci'nin eski görkemli maçlarını aratan vasat performansları da eklenince Olympiakos karşısında baskın bir oyun ortaya çıkmadı, çıkamadı.

İsmail Kartal doğru okumalara yapıp, zorunlu Ferdi değişikliğinin ardında Fred ve İsmail Yüksel'i oyuna alınca Fenerbahçe kendine geldi ama skor bu arada 3-0 olmuştu. Buna rağmen orta sahası toparlanan Fenerbahçe oyuna dönül yapabildi ve goller de gelmeye başladız Tadic'in penaltı golü, ardından gelen İrfan Can Kahveci golü İstanbul'daki rövanş için umut oldu.