Büyüklenme rüyasından uyanamayanlar

Diyanet Reisi Erbaş'ın; TOGG'u garajda yatırırken Alman makam araçlarına yenisini ekleyip eklemediği, tasarruf tedbiri dinleyip dinlemediği, makam filosundaki sayının kaça ulaştığı filan konuşuluyor.

Dünkü Karar'ın manşetinde "TOGG'a dua etti, Audi'ye bindi" yazıyordu.

AK Parti'nin oyunculuktan gelen Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu da dillere destan. Kol saatlerinin markası, pahalılığıyla gündemden düşmüyor.

Yenişehirlioğlu'nun eski bir videosu çıktı. Seçimden önce, henüz AK Parti'deyken Manisa'nın Yunusmere İlçe Belediyesini ziyaret etmiş, orada çekilen görüntüler.

Yenişehirlioğlu, Başkan Mehmet Çerçi'ye makam odasını övüyor. "Dolmabahçe Sarayı gibi, çok sevdim, bayıldım ya" dediği duyuluyor.

Yunusemre Belediyesi, 10 yıl sonra 31 Mart seçimlerinde AK Parti'den CHP'ye geçmişti.

Yeni Başkan Semih Balaban ise belediyeyi 1 milyar liradan fazla borçla devraldığını ve lüks makam odasını kullanmayacağını açıklamış; 48 lüks aracı da meydanda sergilemişti.

Bu ve benzeri örnekler, eskiden şahlanma göstergesiydi. Büyüyen, güçlenen, destan yazan Türkiye'nin görkemine böylesi lâyık diye sunuluyordu.

Fakat 'itibardan tasarruf olmaz' diye savunulamıyor artık.

Bazı AK Partililer, sandık sonuçlarından vaziyeti anladı. Destansı büyüklenme dönemi sona erdi. Bazılarıysa hâlâ anlayamıyor, eski şa'şaalı büyüme anlatısının makyajı dökülmedi sanıyor.

Öyle bir yanılgı olmasa Yenişehirlioğlu, ziyaret ettiği ilçe belediye başkanını uyarırdı.

Yunusemre Belediyesinin eti ne, budu ne ki böyle bir makam odası yaptınız, hem halk ne hâlde, haberiniz var mı Sormak, Yenişehirlioğlu'nun aklına bile gelmiyor.

Zaten olması gereken buymuş, başka türlüsü AK Parti Türkiye'sinin azâmetine yakışmazmış sanki.

Ya seçime rağmen eski tas, eski hamam bildiğini okuyanlara ne demeli!

AK Partili Gazientep Şahinbey Belediye Başkanı, nankör seçmeni şöyle fırçalıyordu geçen gün:

"Orucu bizle tutup iftarı başkasıyla açarsanız olmaz. Notumuzun 100 üzerinden 100 olması lâzım ama yüzde 53 oy verdiniz, çok ayıp ettiniz."

Şokunu atlatamayan, seçmeni hâlâ anlayamayan yalnız Tahmazoğlu değil. Efsanevi şahlanışımız sürüyor zannediyorlar.

Bilmiyorlar ki büyüklenme dönemlerini daima yerilme dönemleri izler.

İngiliz edebiyâtında büyüklenme döneminin zirvesi, Peri Kraliçesi şiiridir. Edmund Spenser'in, kraliçeyi parlatırken şövalyelerini heybetle ışıldattığı şaheser.

Takiben yazılan şaheserse Gulliver'in Maceraları. Jonathan Swift'in muhteşem taşlaması, bugün de güncelliğini koruyor.

Büyüklenme hikâyelerinin ardından, kendini dev aynasında gören cücelerin hikâyeleri gelir hep.

Önceki hiciv kitabıma, bu yüzden "Efsane Bitince Parodisi Başlar" adını koydum.

Trajik olansa herkesi kendi gibi kanatlanıp Türkiye Yüzyılı'na girdi zannedenlerin durumu. Halktan, halkın dertlerinden, gündelik hayat gerçeklerinden kopmuş ama farkında değiller.

Gösteriş ve şatafatları halkı mest ediyor, milletin çok hoşuna gidiyor diye düşünüyorlar ki aksi tepkileri anlayamıyorlar. Bu da nereden çıktı, gösteriş ne zamandan beri sorun olmaya başladı, halkçılar halkın şânına yaraşır şekilde yaşamaz mı, ne var bunda, vallahi çözemedim, der gibiler.