25 Nisan!

109 yıl önce bugünlerde ihtiyat kuvveti 19. Tümen'in genç komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, Gelibolu'daki koyları incelerken denizi diklemesine kesen bir tepede durur. Dönem arkadaşı Yarbay Nuri'ye (Conker), "Burasını haritada işaretle, buradan gelecekler" der. Adı yoktur bölgenin, "Bayır" diye kayıt altına alınır.

Ve aradan sadece birkaç gün geçtikten sonra Limni Adası'nda toplanan İtilaf Devletleri donanması, tam da Mustafa Kemal'in dediği noktadan 25 Nisan sabaha karşı kıyıya çıkar. Top sesleri başladığında Mustafa Kemal durumu karargâha bildirir, yanıt alamaz. Zaman daralmaktadır ve aylardır incelediği bölgede sonradan Conkbayırı adını alacak Bayır-Kocaçimentepe hattının düşmesi halinde ülkenin işgale uğrayacağı öngörüsüyle onay beklemeden Binbaşı Hüseyin Avni komutasındaki 57. Alay'ı sahil bandına gönderir. Düşman, topçu ateşi desteğiyle yağmur gibi kıyıya çıkarken 27. Alay'dan geri kalan birlikleri de cepheye sürer. Merminin tükendiğini görünce "Süngü tak!" emrini verip kılıç çeker ve ünlü sözünü söyler: "Ben size, taarruzu emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir."

İşte, her okuyuşta "Türküm" diyen herkesin gözyaşı döktüğü bu satırlar, tam 109 yıl önce kanla yazıldı. Başlarındaki gözü pek komutanın, emriyle 57. ve 27. alaylar kendilerinden üç kat daha fazla olan 12 bin kişilik Anzak kuvvetini geri püskürtmeyi başardı.

Ve o komutan, Türkiye Cumhuriyeti'nin şu sıralar tartışmaya açılan "değiştirilemeyecek" anayasasının ilk satırlarını aslında o günlerde yazdı. Üstelik Çanakkale kara muharebelerinin 25 Nisan'a denk gelen ilk sekiz saati gösterdi ki Türkün yazgısını belirleyecek sadece Türklerdir. Ne pahasına olursa olsun.

Ne pahasına mı Anzakların kayıpları 2 binden fazla iken Yarbay Mustafa Kemal'in 57. Alay'ının 2.Tabur'u tamamen yok oldu, 3. Tabur'dan sadece 80 kişi hayatta kaldı. Ama tarihin en büyük savaş destanın yarattığı vatanseverlik Biga'dan Balıkesir'e, Bursa'dan Manisa'ya yayıldı ve 15-16 demeden, yaşını doldurmadan savaşa koşan bölge evlatları vatanın harcını kardı.

Evet, yolu Çanakkale'ye düşenler lütfen anayoldan arabayla 5-10 dakikada varacakları o kutsal topraklara gitsinler ve Büyükanafarta köyünde, yukarıda yazılı metni bir de dev kitabeden okusunlar. Çünkü unutuyoruz toplum olarak bazı şeyleri. Sonra çıkıp "işgalci" İngilizlerin pasaportunu taşıyan bir bakan (Mehmet Şimşek), Türk tarihini yazanların evlatları için "yerel halk" deme gafletinde bulunabiliyor. Ondan cesaret bulan 2. cumhuriyetçiler de "Türk" demekten korkuyor, "Türkiyeli" diyor! O yüzden, Mehmetçiğin koşarak ölüme gittiği 10-15 kilometrelik yolu lütfen arabanızla geçin ve Mustafa Kemal'in gözünden Ege'ye bir bakın. Emin olun o mavi vatan size unuttuğunuz çok şeyi anımsatacaktır.