Adı derbi!

Öncelikle Fenerbahçe bileğinin hakkı ve derbi aklı ile kazandı. Biliyordu ki, duracak oyun, tribünlerin müdahalesi işlerine yarayacaktı, yaradı da. Galatasaray camia olarak tuzağa düştü; Djiku'nun atıldığı pozisyonda Kaan'ın Fenerbahçe kulübesine yaptığı hareket aslında Okan Buruk'un öğrencilerinin, "Maç garanti, işin şovuna bakalım" havasının tezahürüydü. İlk yarıda ilk şutun 35. dakikada gelmesi, maçın isabetli şut atılmadan bitmesi kafaların şampiyonluk kutlamalarında olduğunun göstergesiydi. "Okan-ball" bu kez tutmadı. İşin garibi, 0-0'ı koruyacak Abdülkerim-Ndombele gibi isimleri de kullanmadı; madem atamıyorsun, yeme! Seyirci gerginlik ve "Ne güzel koreografi yaptık" havasında kaldı. Maç sonrasındaki kaosta Galatasaray yönetimi de kendi sahasında konuk gibiydi. Başkana haber vermeden açıklama yapma yetkisine sahip, inisiyatif alabilen (Örneğin Riyad'daki maç) Genel Sekreter Eray Yazgan, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un hak mahrumiyeti cezası varken stada gelişi karşısında sus pus ve yalnız kalıyorsa, nedenleri aramalı! "Her şey ani gelişti" savunması yersiz, Yazgan'la en az 8-10 yönetici (Ama yönetim, ama denetleme, ama sicil) akredite kartlarıyla sahada olsa, stat müdürü dayak yemez, kendisi de