Kültür-Sanat

Hakikate uymak yerine hayata uymak

Hakikat ve hayat arasında bir tutarlılık olsaydı, bir seçim yapmak zorunda kalmazdık. Ne yazık ki yaşadığımız hayat ile hayatı düzenleyen hakikat arasında derin uçurumlar var. İnsanları yutan, öğüten ve yok eden uçurumlar. Ve gün geçtikçe birbirine yabancılaşan ve zıtlaşan iki kavram artık; hakikat ile hayat. Hakikat

Özkan Sapsağlam

Nietzsche'yle kendine gelme yahut Nihilizmin soylu çağrısı

İnsan bir anlam varlığı olarak anlamın kaynakları ve kaynaklarının anlamlılığı arasında kendi yerini arar. Mananın kaybı bir büyük boşluk sebebidir. Kendiliğini kaybeden ve politik angajmaların arasında sıkışan hayat kendi yolunu ararken düştüğü boşluğu fark ettiği andan itibaren bir bilinç hali yeniden mana ve oluş iradesine kavuşarak terkar değerlerini düşünmeye başlar. İşte tam burada Nietzsche'nin

Altan Çetin

Gülümsemeyi öğreten okul

'Gülümseme Kulübü'ndeki eğitimlerde insanlar tuhaf bir tıbbi maske takıyordu. Gazete, intiharlara bir çözüm olarak, 'daha iyi gülümsemeyi öğreten' bir kulüp kurulduğunu yazdı. Profesör Jeno ve hipnoz üzerine çalışmalar yapan Binczo'nun öğretim üyesi olduğu bu okul, insanlara çeşitli tekniklerle gülümsemeyi öğretiyordu. Gülümsemenin çeşitli türleri vardı:

Fahri Sarrafoğlu

İstanbul'un tarihi semtleri (19)

Eski devir şairleri her duruma uygun birkaç beyiti illaki tarihe not düşmüşlerdir. İstanbul'un unutulup kendi kaderine terkedilmiş semtleri hallerini dünyaya ilan içinde sanırım Fuzûlî'nin şu beyitini bizlere haykırmaktalar: "Vefâ her kimseden kim istedim andan cefâ gördüm Kimi kim bî-vefâ dünyâda gördüm bî-vefâ gördüm."

Şafak Evcen

Zamanın Sultanı Ramazan

Hayatımıza yine bir hakikatli bir hatıra emanet etmeye geldi Ramazan. Zamanın sultanı Ramazan... Hazreti Allah kullarını en şerefli sıfatını haiz insan olarak yarattı. Ona dünyanın en güzel nimetlerini sundu; o da yetmedi kulluğu karşılığında ahiret için dünya güzelliklerinden kat kat üstün bir hayat vadetti. Elbette bu dünyanın da saadetleri vardı. İnsana bin aydan daha hyzırlı o biricik günün muhafazasını, Ramazan'ı hediye etti.

Elif Sönmezışık Aydın

Süpermen Çanakkale'yi kurtarabilir mi

Yapayla gerçeğin, kadimle popülerin, hakikatle yalanın birbirine zıt tabiatlarından doğan çekim gücü; günün sonunda birini diğerinin içinde eritip mezcediyor. Hangisinin galip geleceği senin idrakin, senin algın, senin yakinin, senin gayretin, senin tekâmülünle belli oluyor. Ezineli Yahya Çavuş, Bigalı Mehmet Çavuş, Seyit Onbaşı ve daha sayamadığımız pek çok kahramanın da

Serdar Demir

Biz ki oruç tutarız, bizi kimse tutamaz

Biz limanların gemileri beklediği gibi bekleriz on bir ayın sultanı Şehr-i Ramazanı. Kavrulan toprakların yağmur yüklü bulutları özlediği gibi özleriz on bir ayın sultanı Şehr-i Ramazanı. Annelerin yavrularının yollarını gözlediği gibi gözleriz on bir ayın sultanı Şehr-i Ramazanın yollarını ve Şehr-i Ramazan gelir kainata can gelir, mümine heyecan gelir işte tam bu demde âlemde... Biz ki oruç tutarız bizi kimse tutamaz.

Bülent Acun

Provokasyon kokan sözlere karşı dikkatli olunmalı

Son dönemlerde yaşananlara kronolojik olarak bakarsak ortaya bir huzursuzluk çıkartılmaya çalışıldığını görürsünüz. O olmadı o zaman bunu deneyelim. Denenler tutmayınca hınçları kine, nefrete ve düşmanlığa dönüşüyor. O yüzden gece gündüz her saat iftira yalan gırla gidiyor. Millet neye ilgi duyuyorsa, önem verilen değerler üzerinden saldırıyorlar. Sinir uçlarına, bam teline sürekli basılıyor.

Ahmet Dur

"Bir şiir ateşle"

İnkalar, Mayalar, Aztekler, Kızılderililer ülkesi Amerika'da İslam hep vardı. AmerikalıPeygamberler, yerli ağalara, derebeylerine karşı cihad ettiler, halklarının haklarını savundular."Onlara, iyice açıklasın diye her peygamberi kendi kavminin dili ile gönderdik. Artık,Allah dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletir. Çünkü O, güçlüdür; hikmet

Tarık Sezai Karatepe

Cemre

"Gözime 'aks-i ruhun düşmek ile yanmada gönlüm Hevâ-yı dil katı germ oldı cemre âba düşelden" Şeyh-ul İslam Yahya "Her elem sağanağında bir gökkuşağı var mıdır" diye soruverdim kendime Her ateş bir İbrahim'e "serin ve selamet " midir Her hicran demi vuslata bir dair bir karine midir Her vefasızlık

Şaban Çetin

Evliya Çelebi'yi Nasıl Bilirsiniz

Rahmetli Teoman Duralı, evvel zaman içinde, bir okurunun kitaplarını kalın bularak okuyamadığını ve bu yüzden kendisinden şikâyetçi olduğunu, bunun yerine ince kitaplar yazmasını istediğini söyleyerek "Omurgasızlaştırılmış Türklük" kitabını bu yüzden kaleme aldığını anlatmıştı. Evet, milletimizin kalın kitaplarla arası pek iyi değildir. Peki, halkımız ince kitaplara bayılır mı Bayılmaz ama idare eder. İnanmazsanız, çok okunan kitaplara bakınız!

Prof. Dr. Ali Fuat Arıcı

Kümese yeni giren horozlar

Fıkralar da, operalar gibi açıktan söylenemeyen, hadiselerin başka çeşitli yollardan anlatımıdır. Operalar ilk çıkışları itibariyle devlet içinde yüksek ve gücü elinde bulunduranların durumlarını anlatır. Mesella Tosca ve Fidelity bunlardan bazılarıdır. Güzel ders verici bir fıkra anlatayım: Ağa, tavuk çiftliğinde pek fazla işi kalmamış yaşlı horozu alıp, yerine genç bir horoz koymak ister. Yaşlı içi

Kâmil Kemal

Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi...

5. Dosyanın tâdîlli son iki sayfası (https:www.facebook.comphotofbid545530480916186seta.439736604828908; 18.3.2023) Hayırlı eserlerle Millî Kültürümüze hizmet edebilecek bir edebî kâbiliyetti. Heyhât ki Türk metâı olmıyan hakîkatsiz ideolojilerin têsîri altında kaldı, Irkçılık gibi, Materyalizm gibi Türk Milletini topyekûn izmihlâle götürecek fikirlere kapıldı... Milletimizin dalâlete sapan her ferdi

Yesevîzâde Alparslan Yasa

Mehmed Âkif Müslüman millet, M. Kemâl laik ulus taraftarıydı

Mehmed Âkif, "Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin İstiklâl!" mısraı ile İslâm mânasına gelen millet kavramını kastediyor. Milletin istiklâline kavuşması ve dindevlet birlikteliğinin sağlanması "Hakk'a tapmanın" sonucunda gerçekleşecektir. Bu mânada millet, din, yâni İslâm üzere tutulan yol ve bu istikâmetinde giden topluluk demektir. Âkif'te "millet", Atatürkçü

Ahmet Doğan İlbey