"Bakın bu hafta Zülâl Kalkandelen'e nasıl bir tokat vuruyor Paw Guards! Cumhuriyet köşesini de bıraktıracağız, o Cumhuriyet'e de ceza ödettireceğiz. Zülâl Kalkandelen denilen şerefsiz gibi PKK sempatizanı kadınlara da pabuç bırakmayacağız. İşine gelince devlete saldır, işine gelince devletin g..tünü yala! Türkiye Cumhuriyeti'nin başına bu Zülâl Kalkandelen denilen PKK sempatizanları bela."
Instagram'da 1 milyonu aşkın takipçisi olan Paw Guards (Pati Koruyucuları Derneği) hesabından ve kendi şahsi hesabından defalarca canlı yayın açıp hakkımda bu tehditleri savuran kişi, kendisini bu oluşumun kurucusu olarak tanıtan Erkin Erdoğdu'ydu.
2021'den beri yakın takibe aldığım, yolsuzluk haberlerine dair kanıtları köşeme taşıdığım, evrakta sahtecilik, dolandırıcılık ve bıçakla adam yaralama suçlarından birçok kez yargılanıp hüküm giydiğini belgeleriyle ortaya koyduğum bu şahıs, hakkında yakalama kararı olduğu halde canlı yayın yaparak ve gazeteyi telefonla arayarak tehditlerine devam ediyor; hayvanlar kullanılarak sağlanan rantı ortaya çıkardığım için beni hedef gösteriyor; iftira atıyordu.
Aynı dönemde AKP'li Mahir Ünal ve MHP'li Olcay Kılavuz tarafından TBMM'de kabul edilip ağırlanırken sosyal medyada Süleyman Soylu'yu etiketleyip "Bunların hakkından ben gelirim bakanım" yazarak paylaşım yapıyordu. Birçok ünlünün de kanıp desteklediği bu oluşumun üyelerinin uzun süre saldırısına maruz kaldım.
Takipsizlik için kurulan tuhaf bağlantılarSonunda 28 Şubat 2023'te avukatım aracılığıyla suç duyurusunda bulundum. 9 Kasım 2023'te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan tebliğ edilen takipsizlik kararı, ülkemizde yargının içinde bulunduğu vahim durumu bir kez daha belgelemesi açısından ibretlik!
Kararın alındığı 11 Ağustos 2023'ten üç ay sonra tarafımıza gönderilen yazıda, Keşan'daki başka bir soruşturma dosyası kapsamında alınan savcılık kararı örnek gösterilmiş. Bir internet blokunun bağlı olduğu elektronik servis hizmetleri sağlayıcısının yurtdışı kaynaklı olması nedeniyle dijital delil elde edilemediği belirtilmiş ve 2017 tarihli bir Anayasa Mahkemesi kararından şu satırlar alıntılanmış!
"Başvuruya konu yazının dilinin -suçlayıcı ve ima edici olduğu kabul edilse bile- başvurucunun kişisel yaşamı üzerinde kayda değer bir etki göstermesi de söz konusu değildir. Somut olayda başvurucunun şeref ve itibarının korunmasını isteme hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir."