Ölüm kamplarından vahşet görüntüleri

Ümraniye... Mamak... Konya...Ardı ardına belediye barınaklarında kaydedilen vahşet görüntüleri düştü önümüze. Kan içinde daracık kafeste bağıran köpekler...Bedeninin yarısı açlıktan kıvranan diğer köpeklerce yenmiş köpekler...Barınağın koridorlarında kanlar içinde yatan hayvanlar...Çöp torbalarına atılmış ölü köpek yavruları...Ağzı sıkıca bağlanan torbalara doldurulmuş kedi yavruları...Kafasına kürekle vurularak işkence edilen köpekler...Hiçbiri korku filminden sahneler değildi. Hepsi gizlice kaydedilmiş, gerçek hayattan şiddet görüntüleriydi!AKP'li cumhurbaşkanının "nefis" diyerek örnek gösterdiği Konya barınağında uygulanan zulüm öylesine kan dondurucuydu ki medya kayıtsız kalamadı, toplumda infial oluştu. Yıllardır hayvan hakları savunucuları, belediye barınaklarının ölüm kampı olduğunu haykırırken; son iki yıldır sokak köpeklerine karşı operasyon sürdürülürken; sokakta besleme yaptıkları için İzmir Bayraklı'da aynı aileden üç kişi Yahya Köşek, Meryem Köşek ve kızları Funda Güçlü gündüz saatlerinde 28 kurşunla sokakta öldürülürken; birçok hayvansever darp edilirken sessiz kalanlar da sonunda tepki gösterdi.Konya Büyükşehir Belediyesi başkanı ise bu ülkede çok duyduğumuz bir yanıt verdi, "münferit bir olay" dedi. Olayın münferit olmadığı video dikkatle izlenince görülüyor. Barınakta onlarca işçinin gözleri önünce bir köpeğin kafasına kürekle defalarca vurulurken herkes sakince izleyip işine devam ediyor. O sırada diğer köpekler sırada bekletilip vahşet izletiliyor. Bu işkenceyi yapanların tutuklanması yetmez, en ağır cezayı almaları da yetmez; "ilaçlama yaparken bana saldırınca vurdum" diyerek kendilerini savunmaya çalışsalar da kaydedilen diğer görüntüler, orada hayvanlara sistematik zulüm uygulandığını kanıtlıyor. Sorunun ne olduğunu anlamak istemeyenler, hem insan hem de hayvan için şiddete başvurmadan nasıl bir çözüm yolu bulunabileceğini dinlemeyenler, sokakta yaşama mücadelesi veren canlar için sadece "itlaf" istediler. Yüzyıllar önce köpekleri kullanmak için bencilce evcilleştirdiler, onları doğal ortamlarından koparıp kentlerde yaşar hale getirdiler. Depremlerde yıkılan evlerin altında kalanları ve uyuşturucu kaçakçılarını ararken ya da hastalara eşlik etmeleri için kullandılar. Hediye olarak satın alıp sonra sokağa bıraktılar. Merdiven altında üretip çoğalttılar, pet shop'larda ürün gibi sattılar...Belediyeler yasada belirtilen görevlerini yapmadı. Kısırlaştırma ve aşılatma için gereken ödeneği ayırmayıp bu hizmet için özel eleman almadı. Belediye barınakları hayvanlar konusunda hiçbir uzmanlığı olmayan çalışanların sürgün yeri oldu. Onlar da yaptıkları işten nefret ettikleri için hayvanları aç ve susuz bıraktılar, bakımlarını yapmadılar. Rehabilitasyon merkezi olarak kurulan bu mekânlar, birer işkence merkezine dönüştü!Kurumlar görevlerini yapmayınca hayvan sayısı arttı; gönüllü besleme yapanların yetişemeyeceği