Kadınları arkadan bıçaklayan maskeliler

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde Türkiye'de yine birtakım sözler edilecek, herkes kadınlara saygısını sunup şiddete karşı olduğunu söyleyecek. Bazıları içten olsa da bazıları politika gereği günü kurtarmak için konuşacak.Ama ne yazık ki artık kangren haline gelen soruna kökten çözüm bulunması ve toplumsal dönüşümün sağlanması için gerekenler yapılmayacak. Sadece tersine algı yaratmak için ne gerekiyorsa yapılacak. Mesela ülkemizde erkekler arasında 1 Ocak 2022-23 Kasım 2022 arasındaki 326 günde 715 kadının öldürüldüğü bir ülkede kadınları şiddete karşı en etkili şekilde korumak için imzalanan İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesini savunanlar olacak.Tarikatların baskısıyla fesih kararını imzalayan AKP'li cumhurbaşkanı, 25 Kasım'larda kadına şiddete karşı açıklama yapacak.Bunu yaparken de Gezi Parkı protestolarına katılan kadınlara "sürtük" dediğini unutmamızı bekleyecek!Kadına yönelik şiddetin araştırılması için TBMM'de verilen önergeler, AKP ve MHP oylarıyla reddedilirken bu partilerde yer alanlar, kadın milletvekilleri dahil, yüzleri kızarmadan kadın haklarından söz edecek.Siyasi partilerinin yetkili kurullarının neredeyse tamamına yakını erkek olduğu halde, partilerin yönetici kadroları, kadına duydukları saygıdan söz edecek.Kadınların cinsiyet ayrımcılığına uğramasının temel nedeni gericilik olduğu halde, kadına şiddeti reddettiğini söyleyenler, laiklik karşıtlarıyla, İstanbul Sözleşmesi'ni kabul etmeyen gericilerle ittifak kuracak. Basında ağır bir erkek egemen yönetim anlayışı hâkimken, cinsiyet eşitliğine dair haberler yapılacak. TV kanallarında her gün Türkiye'nin geleceğinin tartışıldığı programlarda yorumcular sürekli tamamen erkek olurken; eleştirilerden biraz çekinenler, tek bir kadın konuk kontenjanı uygulayacak ama akşam haberlerinde kadına yönelik ayrımcılıktan bahsedilecek.TV dizilerinde kadın karakterlerinin çoğu, zengin erkek peşinde koşan, gebeliğini paraya ulaşmak için tehdit aracı olarak kullanan, varlıklı erkeğin yalısına "hanım" olmak için her türlü kumpası kuran, aklı sadece lüks tüketimde olan zavallı insanlar şeklinde gösterilirken, o dizileri çekenler ve oyuncular, kadının önemine ilişkin paylaşımlar yapacak.Eşit ve özgür bir dünyadan söz edenler, kadınları arka plana atmaya devam edecek. Kadın, en az üç çocuk doğurması gereken bir makine gibi gösterilirken, çocuk sahibi olmayanlara "eksik, yarım" denecek.Kadın özgürlüğü adına türbana anayasal güvence sağlanması teklif edilirken, aile, baba, eş baskısıyla tesettüre sokulanlar, Kuran kurslarına