Gezi kararı sonrası Edebiyatçılar, sanatçılar, sivil inisiyatif ayakta: Oradaydık... Oradayız...

Gezi kararı sonrası yaşadığımız şok, öfke, üzüntü, acı, isyan ve daha binlerce duygu ve düşünce fırtınaları arasında gidip gelirken bir yandan da bu hukuk dışılığı anlamlandırmaya çalışıyorduk. Anlam veremiyorduk. Ya da verdiğimiz anlamlar korkunçtan da öteydi. Her fırsatta söylediğim gibi: Sivil toplum kuruluşlarında çalışmayanlara benim hiçbir saygım ve sevgim yok! STK'lere zaman ve emek vermeyenlerin yakınmaya, eleştirmeye de hiç hakları yok. Sayısız meslek kuruluşu, sivil inisiyatifler, açıklamalar, protestolar, kampanyalar ve adalet nöbetleri düzenleyerek Gezi kararlarına tepki gösterdiler, halen de göstermekteler. Tarihe geçmesi için işte birkaç örnek: KORKMUYORUZKurumlardan bağımsız olarak imzaya açılan "Oradaydık... Oradayız..." başlıklı bildiri, "Korkmuyoruz, boyun eğmiyoruz" diyerek yazarların sesini, hayata ve direnişin sesine katıyordu. Buket Uzuner'den Defne Suman'a, Müge İplikçi'den Murat Gülsoy'a, Oya Baydar'dan Elif Şafak'a 198 yazar... "Oradaydık, dünya yaprak yaprak açıldı önümüzde. Olanaksız sanılan karşılaşmaların tanığı olduk. Hayatın bilinen, bilinmeyen sayısız yolla ve şekilde değiştiğini gördük. Bu hakikati hiçbir mahkeme, hiçbir ceza, hiçbir yargılama yok edemez, Gezi Direnişi'ni ne çoktan yazıldığı tarihten ne geleceğimizden söküp alabilir.Milyonların katıldığı bir direnişi toplumu sindirmek amacıyla, tümüyle hukuka aykırı olarak mahkûm etmeye hiçbir egemenin gücü yetmez, yetmeyecektir. Mahkûm edilmeye çalışılan, ülkenin yurttaşlarının ülkenin geleceği için ortaya koydukları demokratik, barışçıl itirazdır.Bu ülkenin edebiyatçıları ve yazarları olarak oradaydık, hâlâ oradayız, verilen cezaları hepimize verilmiş sayıyoruz. Korkmuyoruz, boyun eğmiyoruz.Ülkemizin bu hukuksuzluk, baskı, zulüm kıskacından kurtulması için sesimizi hayatın ve direnişin sesine katıyoruz." PEN'DEN SESLENİŞ PEN Yazarlar Derneği'nin açıklaması: "Gezi, çevreci ve insan haklarına saygılı demokrasi isteyen yurttaşların barışçıl ve anayasal tepkileriydi, tepkilerimizdi. Gezi biziz. Gezi umuttur. Gezi dayanışmadır. Gezi düşünce ve ifade özgürlüğüdür. Gezi yaşam tarzını seçebilmektir. Gezi farklılıkların bir arada var olabilmesidir. Gezi zenginliğimizdir. Gezi yaşıyor, yaşayacak. Çünkü demokrasi ve hukuk talebimiz sapasağlam duruyor." "Gezi davasında ceza alan tüm dostlarımızın yanındayız" dendikten sonra yine ileriye dönük umut yüceltiliyordu: "Biz PEN Yazarlar Derneği olarak ülkemizin bunca ciddi sorunları varken bunları görmezden gelip, hak, hukuk ve adaleti yok sayıp, milyonların katıldığı on yıl önceki bir direniş hareketinden intikam almaya yönelik bu cezalar karşısında diyoruz ki: Anayasamızı, bağımsız yargıyı yok sayanlar hesap versin. Yolsuzluklar yapıp üstünü örtenler hesap versin. Ormanları yok eden, kentleri yaşanmaz hale getiren, denizleri dolduran, gölleri akarsularımızı kurutanlar hesap versin. Gerilimden, ayrışmadan, kavgadan, intikamdan beslenenler hesap versin. Bugün terör estirenler bilsin ki 'YARIN' ve 'UMUT' , 'ADALET' ve 'DEMOKRASİ' bu güzel ülkemizde pek yakındadır."HUKUKSUZLUK VURGUSU Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), Sanatçılar Birliği, Mimarlar Odası, çevreci kuruluşlar, her biri açıklamalarında hukuksuzluğu vurguluyordu. Sanatçılar Birliği Girişimi "Yok hükmünde intikam kararlarını reddediyoruz" başlıklı bildiride "Karar hukukun, adaletin değil, intikam ve nefretin ürünüdür." deyip ilan ediyordu: "Evrensel önemde bir sivil direniş örneği olan Gezi hareketini her koşulda desteklemeyi sürdüreceğimizi ülkemizde ve bütün dünyada herkese duyuruyoruz."TYS'ye