Farz edelim ki...

Neyse ki hayal kurmak bedava... Yarın öbür gün belki düşlemeye, hayal görmeye de vergi gelir, zam gelir, baskı gelir. Mimik kullanmaya gelen sansür, ceza, tehdit, düş gücüne de gelir...Düş gücü üzerine gelmiş geçmiş en güzel şarkılardan birini yazmış John Lennon'u anımsayın... Neleri neleri düşlemiyordu ki... Ölümden sonra cennetin ya da cehennemin olmadığı, açıkçası din baskısı olmadığı bir hayat... Yeryüzünde ülke sınırlarının kalktığı o nedenle de kimsenin kimseyle savaşmadığı bir coğrafya... Mülkiyetin olmadığı; açlık ve açgözlülüğün olmadığı, dolayısıyla yeryüzü nimetlerinin kardeşçe paylaşıldığı bir dünya... Elbet ben John Lennon olmadığımdan benim hayal gücüm daha sınırlı... Bir zamanlar dünyayı değiştireceğime inanırdım... Bugün başta kız kardeşlerim, sonra erkek kardeşlerimle, tüm çocuklarım ve yüzlerce, binlerce, milyonlarca torunumla dünyayı değilse bile ülkemi değiştirebilirim gibi hayallerim var... Bugün 1 Ocak 2023. Cumhuriyetin yüzüncü yıldönümü kutlayacağımız bu yeni yıla girerken farz edelim ki bugün hava sıcak. Güneş pırıl pırıl. Ülkemin her yeri aydınlık... Olsa olsa ülkeyi her bir yandan saran hafif bir esinti... O da sırf bize geçmişte yitirdiklerimizi anımsatmak için, boş kubbede kalan sedalar için...Farz edin ki üşüyen yok, evsiz barksız, yersiz yurtsuz kalan yok... Aç ve çıplak olan yok... Yarınından endişeli, ya işimi kaybedersem, ya hastalanırsam, ya ilacımı alamazsam, ya çocuğum okula gidemezse, ya aç kalırsa, ya hapse düşerse endişesi taşıyan yok...Farz edin ki Türkiye'de enflasyon yok. Paramız pul olmamış... Alınteri, emek, en yüce değer! Zaten yalana, talana, çalmaya, sahtekârlığa, üçkâğıtçılığa, rüşvete, pezevenkliğe geçit vermeyen yönetimler başa geçmiş... Bir de bakmışız ülke işçi cenneti oluvermiş. Ve bir zamanlar (yani şu son 2022 yılının ilk 10 ayındaki gibi) iş kazaları, iş cinayetleri sonucu en az 1521 işçi yaşamını yitirmemiş gibi... Ve bundan böyle hiçbir işçi alınterinin karşılığını ölümle ödemeyecektir!Farz edin ki... Hapishaneler boşalmış. Suçlu oldukları bin kez ispatlanmış savcılar, yargıçlar, "tamam, bizimkisi hukuk değil, guguktu" demiş. Farz edin ki "Biz bundan sonra iktidara değil, yasalara uyacak, siyasete alet olmayacak, anayasaya, hukukun üstünlüğüne, vicdan sesine kulak verecek, mesleğin gereğini yerine getirecek karar alanlara işi devrediyoruz" demişler... Düşünebiliyor musunuz!!! Bunun üzerine bütün o yandaş gazeteciler, "Aldatıldık" deyip özür dilemiş ve nedamet getirip kalemlerini