Dünya, memleket ve sen

"Ben bir insan, ben Türk şairi Nâzım Hikmet ben tepeden tırnağa insan tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret..."Dün Nâzım Hikmet'in 120. yaş gününü kutladık. Coşkulu etkinliklerin birçoğunun arkasında Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ve ülkemin aydınlık, güzel insanları vardı. Hepsine gönül borcum sonsuz! Benim günüm, önce Halk TV'de S. Asker'in "Görkemli Hatıralar"ında, Esenyurt ve Beylükdüzü'ndeki etkinliklerde geçti. Her ikisinde de öylesine muhteşem, öylesine coşkulu gençlerle karşılaştım ki bir kez daha bu ülkeden umut kesilmez dedim. Ve dünün ardından, sizleri karanlıklara boğacak bir yazı yazmak istemedim. Bu nedenle sözü, dünyayı, memleketini ve sevdiği kadını düşünen, üçünü birbirinden ayırmayan, umudunu asla yitirmeyen, geleceğe inanan şaire bıraktım. Ülkemin hapishanelerinden dünyaya uzanan şiire... İSTANBUL'DAN"İstanbul'da, Tevkifane avlusunda, güneşli bir kış günü, yağmurdan sonra, bulutlar, kırmızı kiremitler, duvarlar ve benim yüzüm yerde, su birikintilerinde kımıldanırken, ben, nefsimin ne kadar cesur, ne kadar alçak, ne kadar kuvvetli, ne kadar zayıf şeyi varsa hepsini taşıyarak: dünyayı, memleketimi ve seni düşündüm...""Sevgilim, başlar önde, gözler alabildiğine açık, yanan şehirlerin kızıltısı, çiğnenen ekinler ve bitmez tükenmez ayak sesleri: gidiliyor. Ve insanlar katlediliyor: ağaçlardan ve danalardan daha rahat daha kolay daha çok. Sevgilim, bu ayak sesleri, bu katliamda hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu, fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan gelecek günlere güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman..."BURSA'DAN "Sevdalınız komünisttir, on yıldan beri hapistir, yatar Bursa kalesinde.Hapis ammâ, zincirini kırmış yatar, en âlâ bir mertebeye ermiş yatar, yatar Bursa kalesinde. Memleket toprağındadır kökü, Bedreddin gibi taşır yükü, yatar Bursa kalesinde. Yüreği delinip batmadan, şarkısı delinip batmadan, cennetini kaybetmeden, Yatar Bursa kalesinde.""Sen esirliğim ve hürriyetimsin. Çıplak bir yaz gecesi gibi yanan elimsin. Sen memleketimsin. Sen ela gözlerinde yeşil hareler, sen büyük, güzel ve muzaffer ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin." Sende, ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini, sende, ben, kumarbaz macerasını keşiflerin, sende uzaklığı, sende, ben, imkansızlığı seviyorum.Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak