28 Şubatçıların yapamadığını yapmak

Şuurum uyandığı, idrak ettiğim çocukluk çağlarından itibaren dine meylim hep vardı.Okul kadar sevdim yazın camiye gitmeyi. Kur'ân'ı, 5'i bitirmeden çoktan öğrenmiştim. Ezan sesleri, ramazanlar, teravihler dindar ağzı duâlı insanlar... Allah'ı, dinimizi Peygamber Efendimizi (asm) anlatan kitaplar, huşu içinde namaz kılan bembeyaz örtülü nur yüzlü büyüklerim ve dinimizin emir ve yasakları taklidi iman düzeyinde de olsa intisabım, heyecanım, iştiyakım ruhumda imandan gelen lezzeti her vesileyle hissetmemi sağlardı. Din kültürü öğretmenleri, cami hocaları, dinimizi anlatan irfan sahibi kimseler hep saygı duyduğum insanlardı. Ne alırsam, ne çok öğrenirsem kâr sayardım. Ama ibadet ve tesettür noktasında eksiktim. Okul hayatı ve çevrenin dünyaya çağıran cazibesi ve zaten başörtülü öğrencilik kavramının imam hatipte okuyanların dışında pek de yaygınlaşmadığı bir ortamda, ilk gençlik yıllarının da etkisi ile inancımın gereğini yaşayışa, dış görünüşe aksettirmekten âcizdim. Üniversiteye başladığım ilk yıl başörtülü öğrencilerin varlığı ve yasaklı şartlara rağmen dini yaşamaktaki azimleri, sebatları, bir yandan hayranlığımı arttırırken öte yandan yapamıyor oluşun mahcubiyeti de katlanarak artıyordu ve nihayet o ilk senenin yazında tesettüre girmek nasip oldu. Okullarda geçerli not almak için gösterdiğimiz gayreti, kulluk vazifemizi yerine getirmekte nasıl ötelediğimiz, tesettüre girince daha bir ortaya çıktı... Keşke diyordum namaz alışkanlığını çocukken kazansaymışım. Tesettürlüyüm, ama hareketlerim henüz serbest. İmanî ders ve ibadetlerin çocukluktan bir itiyad hâline gelmesi gerçeğini ben koca bir kız olduğumda eksikli kusurlu hallerimle çok acı bir şekilde anladım. İşte benim gibi yüzlerce, belki binlerce genç o yıllarda bu şuurla hareket etti. Okul, iş, meslek hayatı dinî emirlere riayete mani değil "ya olduğun gibi görün" sırrınca imanımıza güç veren emirlere inkiyada ve bunun önemli bir rüknü olan tesettüre giriş hikâyesi aşağı yukarı böyle oldu. Fakat etiketleme, garipseme, farklı anlamlar yükleme, bazılarında dışlanma gibi barikatlarla tanışmakla geçti bu kararımız. Hepsine karşı koyuyor, sataşmalar mukavemetimizi ve kuvve-i imaniyemizi daha bir arttırıyordu. Biz "ya olduğun gibi görün" kısmını yerine getirmiş o eksiği bütün haline getiren tesettüre riayet etmiştik. Bugün ise tesettüre riayet konusunda "göründüğün gibi ol" kısmını atlamamakla mükellefiz. Tesettürlü olmak yetmiyor gibi bir algının özneleri olmaktan