Borsa İstanbul'da tepki çıkışı dalgalı seyirle birlikte devam ederken, geçen hafta yaklaşık yüzde 10'luk bir yükseliş yaşandı. Dış piyasaların gündeminde Fed ve ABD'de yaşanan gelişmeler vardı. Altının ons fiyatında ise başta Omikron varyantı sebebiyle bir yükseliş yaşanmıştı. Ancak ABD tahvil faizlerinin artışı nedeniyle altın fiyatı 1.800 doların altına çekildi.Yeni yıla Borsa İstanbul iyi başladı. Geçen hafta yaklaşık yüzde 10'a yakın bir prim görülürken döviz kurlarında hafif yükseliş vardı. Dolar yukarı borsa yukarı algısı zayıflasa da korundu. Diğer yandan tahvil bono (kısa, uzun) faiz oranlarında yükseliş devam etti. TCMB faiz oranındaki indirimlere rağmen yükselen faiz oranlarına ilişkin MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, "Yüzde 14'lük politika faizi maalesef reel sektöre yansımış değil. Kredi faizleri şu an yüzde 30'lar seviyesine çıkmış durumda. Mevduat faizleri de arttı maalesef. Böyle olunca, mevduat faizi bu derece yükselirse kredi faizleri de yükseliyor" şeklinde değerlendirmelerde bulundu. Birbirine alternatif olan sermaye ve para piyasalarının zıt yönlü hareket etmesi piyasanın olağan seyri olarak kabul edilir. Ancak bu görünüm son aylarda aynı yönde hareket şekline döndü. Bu noktada enflasyon etkilerinden söz etmek gerekecek. Yatırımcıların yüksek enflasyona karşı korunma aracı olarak döviz, gayrimenkul gibi yatırım araçları yanında kısmen de olsa hisse senetlerini tercih ettiği görülüyor.DIŞARIDA DA GÖRÜLÜYORPiyasada faiz oranlarındaki yükselişi, beklentilerin üzerinde gelen enflasyon ile izah etmek gerekecek. Bununla birlikte son görünüme bakarak konuşacak olursak, gerek mevduat, gerekse tahvil bono faiz oranları ise enflasyonun altında kaldığı görülüyor. (eksi faiz) Bu aşamada dolar yukarı borsa yukarı algısının enflasyon yukarı borsa yukarı algısına evrildiği gibi bir durum ise genel anlamda doğru olmayabilir. Enflasyonun şirket kârlılıkları ve ciroları üzerinde bir genişlemeye neden olması ilk etki olarak söz konusu. Daha geniş ölçekte yüksek enflasyonun işletme sermayelerinde aşınma, satın alma gücünün zayıflaması ve yüksek faiz nedeniyle finansman maliyetleri gibi yansımaları malum. Para ve sermaye piyasaları arasındaki uyumsuzluk bazen dış piyasalarda da görülüyor.FED ŞAHİNLEŞİYORDış piyasaların geçen haftaki gündemi yine ABD Merkez Bankası (Fed) ve ABD kaynaklı gelişmelerdi. Son toplantıya ait Fed tutanaklarında üyelerin, "Omikron varyantının ekonominin toparlanma patikasını değiştirmeyeceğini fakat arz sıkıntılarının beklenenden daha uzun sürebileceği, bilançonun son döngüde görülenden daha hızlı daralabileceği, faiz artışının tahminlerden daha erken olma ihtimalinin yükseldiği" yönünde görüşte bulundukları görüldü. Fed tutanakları bu açıdan "şahin" bulundu. Gerçi bu süreç kasım toplantısıyla başlamıştı. Ayrıca St. Louis Fed Başkanı James Bullard, Fed'in Mart ayında faiz oranlarını artırabileceğini ve şu anda enflasyona karşı gerektiğinde daha agresif adımlar atmak için iyi bir konumda olunduğunu bildirdi. Tutanakların açıklanmasıyla ABD borsalarında ve Avrupa kâr satışları görüldü. Ancak satışlar çok fazla derinlik kazanmadı ve borsalarda çıkış trendleri korundu. Diğer yandan piyasaların önemli bir referans olarak gördüğü ABD 10 yıllık bono faiz oranında çıkış eğilimi ivme kazandı ve 30 Mart'tan sonraki en yüksek seviyesine ulaştı. ABD dolarında değer kazanımı ise biraz ivme kaybetse de sürüyor.EURO'DA DEĞER KAYBIDikkat çeken konu Eurodolar paritesinin 1.13 seviyesinin üzerinde kalması ve Euro'daki değer kaybının durması oldu. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde geçen ayki toplantı sonrası "2022 yılında faiz artışı pek olası görülmüyor" demişti. Buna karşılık Fed'den bu yıl üç, 2023 yılında üç faiz artırımı bekleniyor. Bu görünüşe göre Euro'daki değer kaybının devamı yönünde beklentiler vardı. Buna gerekçe ne olabilir diye düşünüldüğünde, Almanya'da enflasyon oranının yüzde 5.3 ile son 30 yılın zirvesine çıkması ve bu şartlarda düşük faiz ortamının pek de korunamayacağı varsayımı olabilir. Ayrıca küresel finans piyasalarında Fed lokomotif olarak bilinir. Dünyanın diğer öncü merkez bankaları için önemli bir referanstır ve değerlerinin onu takip ettiği birçok defa tecrübe edilmiştir. Bu yıl Fed'in parasal sıkılaşma politikasına geçmesi Türkiye'nin de dahil olduğu dış finansman açığı ülkeler için olumsuz bir durum. Daha pahalı para demek bir bakıma. Borsaların pandemi sonrası önemli ölçüde ucuz ve bol paradan beslendiğini dikkate alırsak borsalar için de hiç istenen bir tablo olmayacağı açık.YABANCI YATIRIMCIDAN 231 MİLYON 'LIK SATIŞTCMB verilerine göre 27-31 Aralık haftasında Borsa İstanbul'da; Yabancı yatırımcılar hisse senetlerinde 231 milyon dolar satış yaparken tahvil bonoda (DİBS) 41 milyon dolar alım yaptılar. Hisse senetlerinde bir önceki haftaki satışları 569 milyon dolardı. Son beş haftadır