Önce Vildan, şimdi H.K.G.

"Tarih 11 Eylül 1995...

Saat "gece 02.00" civarı!..

Beyoğlu Emniyet Amirliği'nden Mehmet Kutlular'a bir telefon gelir;

"Kızınız Vildan, eroin komasına girmiş!.. Beyoğlu Sıraselviler Caddesi Hocazade Sokak'ta baygın halde bulunmuş!..

Çevredeki vatandaşlar tarafından bir taksiye bindirilip hastaneye götürülürken yolda hayatını kaybetmiş!"

Evet, Mehmet Kutlular;

11 Eylül 1995 gününün gece yarısında alır bu acı haberi...

Her baba gibi, o da yıkılır!..

Ateş düşer bağrına...

Kızıyla ilgili her şey, bir film şeridi gibi geçer gözlerinin önünden...

Hayır, "kızının uyuşturucu kullandığına" dair, herhangi bir "bilgi" ve "emare"ye sahip değildir...

Vildan, en son o gün akşama doğru; "Bir arkadaşıma gidip-geleceğim... İki saat içinde dönerim" demiş ve çıkmıştır evden!..

Bunun haricinde; kızının "uyuşturucu müptelâsı" olduğuna dair hiçbir "bilgi" ve "emare" yoktur elinde!..

O gece; sadece "Kutlular ailesi"nin değil, aynı zamanda "Nur Cemaati'nin bağrına ateş düştüğü bir gece"dir!..

Olaydan sonra açıklama yapan yetkililer, "2'si kadın, 4 kişi gözaltına alındı" derler...

Gözaltına alınan bu kişilerden biri olan Hayri Adıgüzel, sorgusundan sonra tutuklanır ve hapse atılır!..

Olay, bir "uyuşturucu vak'ası" mıdır, yoksa "Kutlular'a bir operasyon" mu çekilmiştir, üzerinde pek duran olmadı...

Oysa Mehmet Kutlular, daha sonra yaptığı açıklamada şöyle diyecekti:

"Hedef kızım değil, benim!"

Peki, Mehmet Kutlular'ı kim hedef seçmiştir ve kızı Vildan'ın "uyuşturucuya alışması" ve sonunda "altın vuruş"la ölmesi için Hayri Adıgüzel adlı şahsı kim ayarlamıştır

Ve en önemli soru:

"İşin içinde Paralel Yapı var mıydı.. Mehmet Kutlular'ı kızı Vildan üzerinden mi vurmak istemişlerdi"

Niye olmasın!!..

Öyle ya;

Paralel Yapı'nın "güç ve destek" bulabilmesinin önündeki "en büyük engel"lerden biri Mehmet Kutlular'dı!..

Mehmet Kutlular, hem "büyük bir kitle"nin, yani "Nur Cemaati"nin, hem de bir "gazete"nin başındaydı!..

Öyle bir "operasyon" yapmalıydılar ki; hem Mehmet Kutlular, hem de Nur Cemaati töhmet altında kalsın, kafalarını kaldıracak mecal bulamasınlar!.."

FETÖ'nün, babaları "yumuşak" karnı olan kız evlatlarından vurma taktiği, Çapa Tıp Fakültesi'nden KHK ile ihraç edildikten sonra açtığı özel muayenehanesine gelen kız çocuklarına uyuşturucu ilaçlar vererek onları ailelerine