Kaz gelecek yerden nutuk esirgenmez

Havalar iki gündür ılık. Bahar seçimin ikinci turunu bekliyormuş gibi Mayıs'ın son günlerine kadar gelmedi.Yanlış olduğunu biliyorum bu cümlenin. Baharın umurunda değildir insanların seçime gitmesi, gitmemesi.Devran döner, bizim neyin peşinde olduğumuza bakmadan.Siyasetçilerin kaygıları, seçmenin endişeleri, işçi, memur ve emekli maaşları, küçük ayrıntılardır.Biz bu ayrıntılardan küçük dünyalar kurarız.İnanmak istediğimiz yalanlara inanır, inanmak istemediğimiz doğrulara düşman kesiliriz.Dinle imanla alakası yok inandığımız ve inanmadığımız yalanların.Kabileleriz biz.Cahiliye devrinden kalma "Haksız olduğu zaman bile kendi kabilenin tarafını tut" ilkesine sıkı sıkıya yapışmışız. Başka ilke tanımıyoruz.Tanımak ne kelime, başka bir ilkenin önümüze çıkacağını hissettiğimiz zaman başlıyoruz taşlamaya.Herkes mi öyleHerkes öyle değil. Ama öyle olanların gürültüsü öyle baskın kiSiyasetçilerin nutuklarıSon gün bile hançerelerinde kalan son nefesle bağırıyorlar.Ama ne kadar sıkıcı. Belagatten uzak. Çok güzel buyurdunuz.Hayır, hiç de güzel buyurmadınız.Onlar yalan söylüyor.Onlar da yalan söylüyor."Kumarcının kumarcıya senede 25 kuruşu geçermiş" derdi Ali dayım.Yalancının yalancıya kaç kuruşu geçerMilliyetçi kim, liberal kim, solcu kim, 'İslamcı' kimHepsi karıştı birbirine.Mitoz bölünerek kimi o tarafa gitti kimi bu tarafa.(Mitoz bölünmede genetik bilgi yeni oluşan canlıya aktarılırmış. Belki de ondan karakterleri birbirlerine benziyor.)Nice yiğitleri nice selvi boyluları eğip büktü muma çevirdi devlet kuşu. Şimdi hepsi patronunun lütfettiği kafeste cik, cik.Gele gele sağcılığın, solculuğun, İslamcılığın, milliyetçiliğin, başka ne varsa hepsinin yalan olduğu zamanlara geldik.Rahmetli Erkan Ocaklı söylerdi."Kadırga yok deyilerNedur habu donanmaOyle bir güne geldukBabana da inanma."(Kadırga'yı bilen bilir. Bizim yaylanın çarşısı. Hafta günü cumadır.)Babama niye inanmayayım İnanırım.Ama nutuklara inanmam.Ne kadar da veciz