Türkiye, neden beklenen ve özlenendir

Önce kendi'niz olacaksınız; esaslı, köklü, dayanıklı ve asil bir özgüvenle yola koyulacaksınız; ki, ondan sonra "başka sular"a emin adımlarla açılabilmeniz, o "başka sular"da boğulmadan yüzebilmeniz ve yepyeni sinerjiler oluşturabilmeniz imkân dâhiline girebilsin. Onun için sabırla çilemizi dolduracağız Sabırla, fikir, oluş ve varoluş çilesi ile diktiğimiz ve dikmeye devam edeceğimiz hakikat ağacının meyveye durmasını, leziz ürünler vermesini ve insanlığı hakikat medeniyetiyle buluşturmasını gerçeğe dönüştürme cehdi ile nefes alıp vereceğiz ve 'Takdir-i İlâhî'nin sonucunu beklemeye koyulacağız İnsanlığın önünü açacak hakikat medeniyeti yolculuğunun bayraktarlığını bir kez daha biz yapacağız.Türkiye'nin her bakımdan bağlandığı Batı'ya bağımlılıktan kurtulmaya başlaması, Washington'a, Londra'ya, Brüksel'e meydan okuması, istiklal ve istikbal mücadelemizde önemli kilometre taşlarıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ısrarla Afrika Açılımı üzerinde durması, bunu kalıcı, köklü bir stratejiye dönüştürme çabası, bu açıdan önemlidir. Türkiye'nin kabına sığmayan tarihî yükünü ve yükümlülüğünü yerine getirme sorumluluğunun bir göstergesidir bu. Türkiye'nin Türkiye'den ibaret olmadığının, Türkiye'nin ama tarihî medeniyet iddialarını kuşanan bir Türkiye'nin beklenen olduğunun işaretidir. Emperyalistlere meydan okunmasıdır aynı zamanda.Elbette daha işin başında bile değiliz. Elbette sadece siyasete endeksleyerek böyle bir yolculuk gerçekleştirilemez aslâ! Önce fikir, eğitim, kültür, sanatta hakikat medeniyetini yeşertecek sahih, arı duru, tertemiz, diriltici hakikat tohumları ekeceğiz, bu tohumları ekecek öncü kuşakları yetiştireceğizGenç kuşakları kaybediyoruz çünkü.Eğitim sistemimiz iflas etti.Kültür ve medya rejimimiz, Batılıların kölesi gibi, mankurtlaştırıcı bir işlev üstleniyor: Ülkeyi zihnen köleleştiriyor, Batıya teslim ediyor savaşmadan hem de.Her şeye rağmen biz, yılmayacağız: Önümüzü açacak öncü kuşaklar yetiştirmek için bütün gecemizi, gündüzümüzü seferber edeceğiz. Köklü ve güçlü medeniyet iddialarımızla donanan ve kuşanan, hakikati aşk derecesinde benimseyen, insanlığın önünü açacak, insanlığın yükünü omuzlarında taşıyan, yer'le, gök'le ve kök'le sarsılmaz, muhkem irtibatlar kuran parlak öncü kuşaklar yetiştireceğiz. Tarihi vefakâr, cefakâr ve fedakâr öncü kuşaklar yapar çünkü.Öncü kuşakları olmayan toplumlar, tarih yapamaz, bir süre tarihte tatil yapar, sonra da yok olur gider, tarihin çöp sepetine yuvarlanır.Öncü kuşakları olmayan toplumların geleceği karanlıktır, emin adımlarla yürüyecekleri herkese güven verebilecek bir gelecekleri, gelecek tasavvurları yoktur.Eğer bir toplum geleceğinden az çok emin değilse, geleceğe emin adımlarla yürümekten mahrumsa, o toplumun ya geçmişi, ben idraki