Yeni Şafak Yusuf Kaplan - Nebevî soluğun tarihi: Peygamberlerin rahmet şafağıBu ülkenin okullarında, üniversitelerinde bu ülkenin bin yıl dünya tarihini yapmasını mümkün kılan inançlarına, değerlerine ve varlık sebeplerine ürpertici şekillerde saldırılar artmaya başladı.İnanılır gibi değil ama gerçek bu!Bu toplum, kahir ekseriyeti Müslüman olan bir toplum değil miBöyle bir şeye aslâ izin verilemez ve göz yumulamaz!Düşünsenize Sizin de, insanlığın da su kadar, ekmek kadar ihtiyaç hissettiği İslâm'ın değerlerine, ilkelerine, peygamberine sahip çıkmak, diri tutmak ve bunları insanlığa sunmak yerine aşağılamak nasıl bir gaflettir, nasıl bir akıl tutulmasıdır öyle!Peygamberimize yapılan saldırılar dolayısıyla daha önce kaleme aldığım bir yazımı gözden geçirerek sizlerle paylaşıyorum yeniden.İSLÂM, DİRİLİĞİNİ VE CİHANŞÜMÛLLÜĞÜNÜ KUR'ÂN'DAKİ KISSALARA BORÇLUŞöyle gireyim yazıya: Hıristiyanlık, tahrif edildiği için kültür dini'dir. İslâm, vahiy dini olduğu için asliyetini muhafaza ediyor, varlığını sürdürüyor.O yüzden Hıristiyanlığı tarih yaptı; İslâm, tarihi yaptı.O yüzden Hıristiyanlık tarihten çekildi, kilise diye bir heyûla var geride sadece. Ama İslâm, direniş, diriliş ve varoluş biçimleri geliştirerek varlığını ve iddiasını devam ettiriyor...Peki, İslâm bunu neye borçluKıssalarda gizli olan, kıssalarla yeşertilen, diri tutulan ve bütün zamanlardaki ve mekânlardaki mü'minleri de diri tutan ruha ve bu ruhun verdiği şuura.Kur'ân'ın zamanlar ve mekânlar üstü kaynağı da, zamanda ve mekânda tatbik edilmesini sağlayan kaynağı da, kıssalardır. Kıssalar, İslâm'ın zamanlar ve mekânlar üstü ilkelerini, zamanda ve mekânda peygamberler çerçevesinde hayata aktarma hikâyeleri uygulamaları üzerinden anlatır.Zamana ve mekâna, zamanda ve mekânda meydan okumak, zamanın ve mekanın geçiciliğini zamanda ve mekanda gerçekleştirmek ancak Rahman'ın kudretinin ve rahmetinin eseridir.O yüzden Kur'an'daki kıssalar bütün zamanlarda ve mekânlarda yaşayan insanlara zihin'de direniş, zemin'de diriliş ve zaman'da varoluş yolculukları ve bu yolculukların ilkelerini sunar.PEYGAMBERLERİN TARİHİ, İNSANIN EMANETİ Tarih, peygamberlerle başlar. Tarihi gerçek anlamda peygamberler yapar. Zira Peygamberlerin devrede olduğu tarihte insan, öznedir; o yüzden tarihi insan yapar.Eğer tarihten peygamberleri çıkarırsanız, insanı icat edilmiş evrim safsatasının insafına terkedersiniz ve tarihin kölesi yaparsınız. Kaçınılmazdır bu.İnsanlık tarihini peygamberleri devre dışı bırakarak yazmak, insana da, bütün varlıklara da, seni, beni, her şeyi yaratan Rahman'a da hakarettir, Rahman'ın rahmetine ise nankörlük etmektir. Alıp verdiği nefesi bile kendi elinde olmayan bir varlığın insan olma onurunu bile isteye hiçe sayması, ayaklar altına almasıdır bu!Olacak iş değil gerçekten!İnsan onurunu peygamberlerle korur oysa. Celâl ve Cemâl Sahibi Allah, "emanet"i (bilme iradesini, melekelerini ve bildiklerini yapma kudreti'ni) insana yükledi.Emanet, emniyet, iman, mü'min, emin olmak, "güvenmek" fiilinden türeyen bir kaç kurucu kavramdır. Rahmet elçisinin (sav) ifadesiyle "mü'min, kendisine güvenilen ve başkasına güven veren kişidir." Tarih boyunca böyle olmuştur istisnaî durumlar hâriç.Düşünsenize Yurdundan kovdukları bir peygambere en değerli eşyalarını emanet olarak vermiştir Mekkeli müşrikler. O umut ışığı peygamber öylesine yüce bir nûr ışık kaynağıdır ki, Mekke'yi terkederken emanetleri sahiplerine teker teker vermesi için Hz. Ali'yi ölüm döşeğine yatırmıştır. Kendisini öldürmeye gelenler, yatağında Hz. Ali'nin olduğunu görünce şaşkına döneceklerdir!Emanet hem yük hem de yükümlülük demek. Hakikatin yükü, hakikati hayatta emin bir şekilde tahakkuk ettirme yükümlülüğü.Biraz daha açarsak Kendini bilme, kendini bulma, kendi olma çileli fikir yolculuğu Fıtratını keşfetme ve hakkaniyetli bir hayat-dünya inşa etme zorlu mücadelesi...Önce, kendine, içine yolculuk yaparak, kendini inşa etme Asıl yolculuk, içimizdedir ve içimize yapılır çünkü Enfüs'e ve enfüs'te yaniSonra, kendine ulaştığı ölçüde varoluş nizamının