Kültür çağ'ında iktidar olmak ve büyük ruh atılımı

İktidarı siyasetle özdeşleştirmek, çağı tanıyamamak demek. Çağımız, kültür çağı. Kültürün her şeye çeki düzen verdiği bir ağ!Kültürün değil, kültürü üreten medyaların hâkim olduğu, formun normunu dayattığı devâsâ bir ağ'da debelenip duruyor çağımızda insan!KÜLTÜR ÇAĞINDA İKTİDAR OLMAK!Kültür çağı dediğime bakmayın!Kültürün doğrudan üretildiği bir çağdan ziyade kültürün ayartıcı, plastize edici, ruhsuzlaştırıcı yöntemlerle yeniden üretildiği, tüketilmek için, hızla ve hazla tüketilmek için üretildiği bir kültür çağı bu!Kültürün plastik olarak varolduğu, ruhunu, özgünlüğünü yitirdiği ışıltılı ve ayartıcı bir medyalar ağı!Burada güzel bir kültür ve çağ felsefesi yapma imkânı var.Önce şu: Siyasette iktidar olmak, -artık Foucault'dan, Althusser'den ve Gramsci'den itibaren- ülkede iktidar olmak anlamına gelmiyor. İktidar biçimleri, iktidar olmanın ideolojik aygıtları ve hegemonya şekilleri bütünüyle değişti.Siyasette iktidar olmak, ülkenin kaderinde kilit rol oynama gücüne sahip olmak anlamına gelmiyor: Bizim siyasetçilerimizin bunu iyi idrak etmeleri gerekiyor.Kültürde, sanatta, düşünce hayatında, akademide, medyada da "iktidar" değilseniz, siyasette istediğiniz kadar iktidar olun, devleti siz yönetemezsiniz, askerî ve sivil bürokrasi, siyasî iktidarın gücünü izafileştirir ve kısa devre yaptırır siyasî iktidara.ENTELEKTÜEL DE, BİREY DE ÖLDÜ! HOŞGELDİN KÜTLE!Şunu söylemek istiyorum: Düşüncede, kültürde, eğitimde, sanatta, medyada bağımsızlığını kazanamayan bir toplum siyasette bağımsızlığına aslâ kavuşamaz. Şu demek bu: Kültürü veya zihni'yeti siz üretemezseniz, siyaseten ne kadar güçlü bir iktidar gücüne sahip olursanız olun, aslâ hakkıyla iktidar olamazsınız!Çağımız, entelektüel'in de, birey'in de öldüğü bir çağ. Kitleler çağı.Kütlelere, oraya buraya kolaylıkla sürüklenebilen robotlaşmış, diğerlerine veya dünyanın sorunlarına karşı duyarsızlaşmış ruhsuz yığınlar, ruhunu yitirmiş gürûhlar çağı! Her şeye rağmen insanın durumu ve kaderi açısından durum bu kadar vahim olsa da, insanlığın geleceği açısından bizim insanı da, hakikati de, hayatı da aslına, özüne, özgünlüğüne kavuşturma imkânımız her zaman var; hatta insanlığın, transhuman (insan-ötesi) ve posthuman (insan-sonrası) bir çağda, hakikatin sesine, "bize", her zamankinden daha fazla ihtiyacı var!Evet dünya her şeye rağmen küçük bir azınlık tarafından şekilendiriliyor: İster entelijansiya deyin, ister elitler, dünyanın kaderini şekillendirenler küçük öncü kadrolar.Kültürde, müzik, film veya dijital dünyanın kültüründe popüler kültür ve bu kültürün üreticileri, kütleye veya yığına dönüşen kitleleri zihnen ve fiilen yönlendiriyor, köleleştiriyor!Akademide think tank'lar, araştırma şirketleri, hükümetlerin programlarını yönlendiriyorYakıcı gerçek şu burada: Düşünceye, kültüre, sanata, medyaya, eğitim dünyasına hâkim olan bir ülkenin geleceğine hâkim olur. İNSANLIĞI HAKİKAT MEDENİYETİNE HAZIRLAMAK YÜKÜMLÜLÜĞÜSınırların ortadan kalktığı hız, haz ve ayartının hâkim olmasını sağlayan dromokratik "pornografik" çağ, aslında insanlığın insanlığını, insan türünün varlığını yitirmeye ramak kaldığı ontolojik bir yok oluş zamanı; hakikate, İslâm'ın, insana haysiyetini armağan eden, her hâl ve şartta ahlâk, adalet ve merhamet ilkelerini diri tutan evrensel hakikatine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan bir zaman dilimi.İnsanlık yok olma sürecine sürükleniyor hızla Roma döneminin gladyatörlerini andıran ağdaş arenalarda sosyal medyalarda hızla, hazla ve ayartılarak insanın ve hakikatin intiharı, çarmıha gerilme seansları yaşanıyor ve insanlar bundan büyük keyif ve haz alıyorlar!Bütün dünya sığ, ayartıcı, aptallaştırıcı postmodern popüler kültürün kölelerine dönüştürülüyorBu, insanlığı hedonizmle, egoizmle ve narsisizmle insanın ve dünyanın sorunlarına duyarsızlaştırarak katleden dijital uygarlık, dünyayı -adına pasif nihilizm dediğim- uygar, sofistike bir barbarlık biçiminin eşiğine fırlatıyor