İnsanın çifte özgürlük kaybı

Yeni Şafak YUSUF KAPLAN - İnsanın çifte özgürlük kaybıÇağı tanımadan, çağrımızın, çağını kurması yolculuğuna çıkamayız, demiştim. O yüzden esaslı bir çağ okuması yapmamız gerekiyor.Bu süreçte karşımıza çıkan yakıcı bir gerçek var: İnsan çifte özgürlük kaybı yaşıyor: Önce modernite ile birlikte insan kontrol ve kolonize edilerek demir kafese kapatıldı; postmodernite ile birlikte de, pasif nihilizm olarak tarif ettiğim hedonizmin kölesi oldu.İNSANIN KOBAY KADAR DEĞERİ YOK!Bize anlatılan bir masal masal var: "Batılılar, insana acayip değer veriyorlar." Görünüşte öyle. Gerçekte de öyle mi acabaEzberlerinizi çöpe atın: İnsanın bir kobay kadar değeri yok Batıda.Asıl değerli olan insan değil, kobay! Kobay olmasa bu modern kapitalist bilim geliştirilebilir miydi İnsan, kobay olduğu ve güdüldüğü ölçüde değerlidir.Modern devlet, insanı gütmek üzere icat edildi, esas itibariyle: İnsanı kontrol ve kolonize etmek için.Foucault'nun modern devleti anlatmak için kullandığı panopticon metaforu, insanın önce nasıl kitleleştirildiğini sonra nasıl kütleye dönüştürüldüğünü, en sonunda da belli doğrultuda karakteri yok edilip kolayca güdüldüğünü çok iyi gözler önüne serer.İNSANIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAZANMA MÜCADELESİÖnce şunu bilelim: Modernler, insanı özgür iradesine kavuşturacağız, diyerek isyan ettiler Kilise'ye. İsyan etmekte sonuna kadar haklıydılar: Kilise, insanın özgür iradesini ipotek altına almıştı. Yetmiyormuş gibi günah çıkarma âyinleriyle insanı arındırıyor, boşaltıyor, psikolojik olarak rahatlatıyordu!Modernler ipleri ele geçirdiklerinde, İnsan, kilisenin tasallutundan kurtuldu ama bu kez bilimin ve teknolojinin tahakkümüne girdi, kölesi oldu.Bu kez bilim kilisesi, insanın özgür iradesini yok etmiş, hız, haz ve ayartı üreten popüler kültür endüstrisinin ürettiği narkozlu seküler günah çıkarma arınma âyinleri yapıyordu: Savaş teknolojilerinin yerini haz teknolojileri almıştı artık.İnsan özgür iradesini Hıristiyan kilisesinin tasallutundan kurtardı ama bu kez bilim kilisesinin kapanına kaptırdı!Bilim, modernliğin başlangıçlarında dünyanın büyüsünü bozmuş, hayattan dünyadan kutsalı kovmuştu. Kovulan Kilise'nin kutsalıydı.Şimdi postmodern kültür endüstrisi, kendi seküler kutsallarını ve âyinlerini icat ediyor. Dinin kutsallarını hayattan kovan -bilim üzerinden yükselen- kapitalist kültür endüstrisi, bu kez dünyevî olan her şeyi kutsuyor; hız, haz ve ayartı'yı kutsayarak, seküler ama geçici, sahte büyüler icat ediyor.Okul, Ivan Illich'in yerinde tanımlamasıyla "seküler âyin mekânları"na dönüştü.Bilimsel devrim, Hıristiyan Kilisesi'ni tahtından ettiğinde, Batılı insan, zafer sarhoşluğu yaşamıştı ama sevinci kursağında kaldı, kısa süre içinde hem de: Bilimsel devrimle kitleleri harekete geçiren modernite, Weber'in "anlam krizi" ve "özgürlük kaybı"'na yol açtığını söylediği bir "demir kafes" üretmişti.Kapitalist kültür endüstrisinin temellerini atan ve taşıyıcısı olan medyaları vareden Seküler Bilim, bırakınız daha yaşanabilir bir dünya inşa edebilmeyi, dünyanın büyüsünü bozarak, kutsalı yok ederek, sahte kutsallar icat ederek, insanı manevî ve varoluşsal krizin, dolayısıyla insanın Yaratıcı ile irtibatını koparan bir özgürlük kaybının eşiğine, dünyayı ise ontolojik yok oluş felâketinin tam orta yerine fırlattı.Özetle Hıristiyan Kilisesi gitti, yerini Bilim Kilisesi aldı.İNSANIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ