Büyük soruları soramayınca, insan, büyük yok oluşa sürüklendi

Yeni Şafak Yusuf Kaplan - Büyük soruları soramayınca, insan, büyük yok oluşa sürüklendiÇilekeş, büyük düşünür Nietzsche, büyük soruların sorulamamasından muzdaripti.Batı uygarlığı varlıkla, hayatla ve hakikatle ilgili yakıcı, büyük soruları soramamıştı.Soramazdı.Sorunları büyüktü. Hem de başa çıkamayacakları, anlayamayacakları kadar büyük!Büyük ontolojik sorularla uğraşmak yerine daha gelip-geçici ve çoklukla da parça'lar üzerinde odaklanan epistemolojik sorulara yoğunlaştı Socrates-sonrası Batı düşüncesi.BÜYÜK SORULAR "İnsan nedir" sorusunu sormadılar; insan nasıl bilebilir ve insan nasıl her şeye hâkim olabilir sorusunun izini sürdüler Batılı büyük düşünürler genelde.İnsanın felâketin eşiğine sürüklenmesinin yapı taşlarını döşemek demekti bu, oysa!İnsan nedir, ne yapar, niçin yaratılmıştır Bu dünya nedir Niçin vardır İnsan'ın bu dünya ile ilişkisi nedir İnsanın bu dünyadaki yeri ve rolü nedirVarlık nedirHayat nedir Fizik dünyanın varlık dünyasındaki canlı hayatı, bitkiler ve hayvanların hayatı ile fizikötesi dünya arasında nasıl bir ilişki vardır; ilâhî olan'la ilişki nasıldır, nasıl tezahür ederHakikat nedir Ve nihayet fıtrat nedirBu sorular da sorulmadı, öylece kaldı.Sorulamazdı: Fizik dünyayı eksene alan bir "hakikat" kavramı sözkonusuydu; beşerî fizik gerçekliği aşan, kuşatan, insanın hem Yaratıcı ile hem de kâinâtla irtibatını tesis ve temin eden fıtrat kavramı yoktu Batı uygarlığında. Kavramı olmayan şeyin kavranması da elbette ki zordu, olmayacak duaya âmin demek gibi bir şeydi.BATILILAR, YANLIŞ SORULAR SORUYORLARBatılılar, soru sormasını bilmiyorlar. İnsanın konumunu, ontolojik varlık düzeni içindeki yerini bilmiyorlar. O yüzden ontolojik varlık düzenini yerle bir etmekten çekinmiyorlar.Mevzi'sini bilemeyen insanın mevzu'sunu hakkıyla bilebilmesini, idrak edebilmesini beklemek abesle iştigaldir. İnsanı tanrısallaştırarak ontolojik varlık düzenini bozdukları ve dolayıyla insan mevzisini yitirdiği için (meselâ varlık ve hakikat gibi) hayatı anlamlandırmayı mümkün kılacak temel mevzulara açıklık kazandıracak esaslı sorular, büyük sorular sormasını bilmiyorlar!Yanlış soruların izini sürüyorlar! Yanlış soruların izini sürerek doğru yere varmak mümkün müBatılıların, varlığa, hakikate, insana ve Tanrı'ya ilişkin sordukları sorular, esas itibariyle yanlış sorular. Ontolojik alanı kuşatan, anlamlandıran, anlamayı mümkün kılan temel niteliksel sorular değil, epistemolojik alana indirgenen, hakikati epistemolojik alana hapseden tâlî ikincil dolayısıyla niceliksel sorular.Niceliksel sorularla niteliği, niteliğin (varlığın ve hakikatin) dünyasını anlamak, idrak etmek mümkün müAraçları amaçların önüne geçirerek hakikatin izini süremezsiniz, aksine hem hakikatin izini sürme çabasını imkânsız