Büyük Balkan Seyahati-3

Osmanlı, İslâm'dan çok güzel beslenmiş ve bu güzelliği çok güzel ortaya çıkarmıştır kendine özgü bir şekilde. Sultan Murad'ın türbesinde, bu güzellikleri çok rahat görebiliyorsunuz. Osmanlı, hakikaten incelikli bir medeniyet tecrübesi bize miras olarak bırakmıştır. Yapılan eserlerdeki hassas düşünceler bunu göstermeye yeterli oluyor. Buradan yola çıkıp, netflix üzerinden şekillenenyok edilen nesilleri bizler ayağı yere sağlam basan bu birikim üzerinden inşa edebiliriz. İnanın çocuklarımızın ve bütün insanlığın buna hava gibi su gibi ihtiyacı var!PRİZREN'İN TERTEMİZ, DİRİLTİCİ RUHUÖnceki yazımızda değindiğim Kosova'nın Prizren şehrindeyiz. Temiz şehir anlamına gelen Pür-i Zerrin'den türeyen bir isim Prizren. Balkanlar'da çok fazla su var. Şehirlerin ortasında akan nehirler çok güzel bir atmosfer oluşturuyor. Prizren'de küçük bir nehir Üzerinde köprüler ve köprüden bakınca ilk göze çarpan minareler işte Müslüman şehir! Balkanlar'ın her karışında hazin bir hikâye var. Bu şehirde de katliamlar olmuş ancak sayı az olduğu için gündem olmamış. Şu anda da dünyanın her yerinde Müslümanlar zulüm altında. Katliamlar ve baskılar devam ediyor. Gazze'de bile insanlar az öldürüldüğünde kısık sesler çıkıyordu. Şimdi binlerce Müslüman katledilince ancak sesler yükseliyor ama sadece o kadar! Bu nasıl bir vahşet! Zulümleri katliamları da birer veri olarak görüyor modern dünya! Ruhsuz dünyanın RUHUNUN İSLÂM olduğunu yine RUHSUZ DÜNYA ilan ediyor inanın gittiğim her şehirde bunu görüyorum. Bütün şehirler sanki kendi lisan-ı mahsusuyla şu HAKİKATİ haykırıyor: İSTİKBAL, İSLÂMINDIR.PRİŞTİNE'NİN GARİP EZANLARININ ANLAMIKosova'da şöyle bir sosyolojik durum oluşmuş: Priştine'ye Batı ve ABD hayranları gönderilir daha çok. Prizren'de ise Müslümanlar yaşar. Buralardaki insanlar bizden daha eski Türkiye'den daha eski Türkçe konuştuğunu söylüyorlar. Haklılar. Bayram Usta, Yusuf Hocaya soruyor. Önceki yazıda bahsetmiştik Bayram Ustadan. Nereden geliyorsunuz İstanbul. İstanbul 1453'de fethedildi burası ise 1389'da. Dolayısıyla biz sizden eskiyiz diyor Bayram Usta. Aslında buradan bakınca Bayram Usta pek tabii haklı. Bayram Usta'da ikindi namazını eda ettikten sonra yaptığımız güzel sohbete biraz ara verip, ikindi namazı öncesinde, yine hemen Bayram Ustanın kahvehanesinin karşısında yemek yerken dinlediğimiz GARİP EZAN üzerine birkaç şey yazmak istiyorum. Yusuf Hoca'nın bilhassa dikkatimize sunduğunu belirteyim 'garip' ifadesini. Balkanlar'ın hepsinde ezanlar gariptir. İnsanların ruh dünyasını yansıtır okunan ezanlar haklıydı Yusuf Hoca. Kesinlikle katılıyorum. Makamları böyle olsa bile bizim ezandan hissettiğimiz bu yorumlar yanlış değil çünkü akıp giden hayatın izini sürdüğünüzde bunu görebiliyorsunuz. Ezanı dinleyin. Şunu göreceksiniz dedi Yusuf Hoca yemek masasında: "Derin bir sessizliğin, bir kimsesizlerin kimsesi arayışı, çağrısı var" okunan ezanda! Müthiş bir tespit. Ezanla ilgili bahis açılmışken Cuma akşamı otobüsle Mostar'dan Saraybosna şehrine giderken otobüste, istek üzerine yaptığım konuşmada ezanla ilgili söylediğim şeyleri de burada yazayım. Şöyle bir açıklama yapayım öncesinde. Bu yazılarda, Ustam Yusuf Kaplan'ın tavsiyesi üzerine film şeridi misali hızlı geçişler var. Ancak gerekli açıklamalar da yapıldığını anlamak zor olmasa gerek. Bunu da belirtmiş olalım. Evet, Balkanlar'da, garip ve mahzun Balkanlar'da okunan GARİP EZANLAR MAHZUN EZANLAR KİMSESİZ EZANLAR YETİM EZANLAR DİRAYETLİ EZANLAR ve her şeye rağmen Müslümanlara NEFES olan EZANLAR iyi ki varlar, Rabbim! Dindirmesin inşallah! Akşam namazını vaktinde cemaatle harikulade bir camide eda ettikten sonra otobüsümüze geçtik Saraybosna'ya doğru gitmek için. Elimde mikrofon. Konu ezanlara geldi. Neredeyse her vakitte ve farklı şehirler, farklı ülkelere dinlemiştim ezanları İkindi ezanını Mostar köprüsü üzerinde dinleyerek video kaydı yapmıştım Ustamın tavsiyesiyle. Çok derin hislere gark olmuştum. Yazabilir miyim hepsini Zannetmiyorum ama yine de denemeye çalışacağım. Balkanlar'da okunan ezanlar zor zamanlarda bizim okuduğumuz selâlarımız gibidir! Bizde zor zamanlarda okunur selâlar, ancak Balkanlar'da okunan her ezan aslında bir selâdır! Bir imdat çağrısıdır. Kimsesizlerin yok mu bir kimsesisi çağrısıdır. Evet, ezanlarımızı okuyoruz. Sesimizi duyuyorsunuz ama gördüğünüz üzere bir teşbihte hata olmasın adeta bir alarmmış gibi okuyoruz! Okunan ezanların