Bir kültür felsefesi: Ontolojik şiddet ya da kültürü de yok eden "kültür" ve anti-kültür barbarlığı

Yeni Şafak YUSUF KAPLAN - Bir kültür felsefesi:Ontolojik şiddet ya da kültürü de yok eden "kültür" ..Esaslı bir çağ okuması yapamazsak, çağa neyi, nasıl söyleyeceğimizi bilemeyiz.Çağımız, güya "kültür" çağı: İletişim ve bilişim endüstrisinden film, televizyon, sanat, eğlence ve spor endüstrisine kadar "kültür", "çağın dini"ne dönüşmüş durumda zira.DİJİTAL SÖMÜRGECİLİK VE AYARTICI ANTİ-KÜLTÜR BARBARLIĞIÇağımızda kültürü de yok eden iki yeni "kültür" trendinden sözedebilirizBirincisi, hedonizm üzerinden geliştirilen pasif nihilizm yoluyla, bildiğimiz bütün değerler, ilkeler, felsefeler yok ediliyorBir anti-kültür hareketi bu: İnsanın hazlarına hapsolması, dünyanın ve insanlığın sorunlarına yabancılaşması ve duyarsızlaşması.Yeni dijital sömürgecilik üzerinden üretilen yeni bir barbarlık biçimi bu. Hazcılık ve kaygısızlık, insanın hem dünyasını yok ediyor, hem de insanı insansız bir dünyanın eşiğine fırlatıyorSonuç: İnsanın, dünyasının, hakikatin buharlaşması, hayatın çöle dönüşmesi.Dijital sömürgecilik çağındayız, anlayacağınız: Dijital sömürgecilik, popüler kültür üzerinden hem bütün aidiyet biçimlerini, inanç, değer, anlam haritalarını yerle bir ediyor hem de tektipleşmiş sığ, sıradan güruhlar icat ediyor.Buna da özgürlük deniyor!Oysa insanın özgürlüğünü yitirmesi bu.KÜLTÜRELLEŞME VE RUHSUZLAŞMAİkinci anlamda ise, kültür, "kültür" üzerinden yok ediliyor.Şöyle ki: Çağımız, "kültür" çağı değil, "kültürel"in hâkim olduğu çağ; her şeyi kültürleştirerek ("nesneleştirerek") diriltici, canlı kültürü de yutan bir ağ.Kültür, en netameli kavramlardan biri: "Kültürel" ise kültür'den de netameli."Kültürel", her şeyin kültürleştirilmesi demek: Siyasetin kültürleştirilmesi, ekonominin kültürleştirilmesi, dinin kültürleştirilmesi, cinsiyetin kültürleştirilmesi...Bir şeyin kültürelleştirilmesi, içinin boşaltılması, anlamını yitirmesi, özünü, ruhunu, kendine özgü özelliklerini kaybetmesi ve tüketim nesnesine dönüştürülmesi demek.Özlü bir deyişle, bir şeyin kültürelleşmesi, "gösteren" yani neyse o olma özelliğini yitirmesi, "gösterilen"e yani olması istenen'e, gösterilmek istenen'e dönüştürülmesi demek.Görselliğin hâkim olduğu bir dünya, gösterilen'in krallığını ilan ettiği, gösteren'i yuttuğu, yok ettiği bir dünya."Gösteren", bir "şey"in neyse o olarak varolması demek.Gösteren'in gösterilene dönüşmesi ise, "pornografikleşmesi", estetize edilerek ayartı nesnesine dönüştürülmesi ve tüketilmesi demek. Bir şeyin kendisini neyse o olarak sunması değil, bir şeyin ayartıcı bir şekilde ve nasıl görülmek isteniyorsa öyle sunulması demek.ONTOLOJİK ŞİDDET: "DİKTATÖR" İMALİ ÖRNEĞİSiyasetten örnek vereyim: Erdoğan, Türkiye'nin cumhurbaşkanı. Erdoğan'ın "diktatör" olarak sunulması, "Cumhurbaşkanı"nın başka bir şeye dönüştürülmesidir. Burada kültürel'in hegemonyasına ve gerçeği deforme ederek yeni, sahte bir gerçek icat etmesine tanık oluyoruz: Sembollerin gerçeğin yerine geçmesine, estetize edici, ayartıcı "pornografik" yöntemlerle gerçeği yutmasına yani.Benzer bir deforme etme işlemini Kılıçdaroğlu, Bahçeli ya da toplumun önünde olan herkes için yapıyor işte bu kültürelleştirme şiddeti.Şiddet diyorum; çünkü kültürelleşme, sembollerin gerçeğin yerine geçmesine yol açıyor. Sembollerin gerçeğin yerine geçmesi ise, tam anlamıyla ontolojik şiddet üretiyor: Semboller üzerinden üretilen "kurmaca, icat edilmiş yapay gerçek", gerçeğin yerine geçiyor. Gerçeği buharlaştırıyor.Daha da vahimi şu: Sanal sembolik gerçek, gerçek gerçek'ten daha gerçek oluyor.Bediüzzaman, sembol, gerçeğin yerini aldığında, gerçek, gerçekliğini yitirir, demişti.SEMBOLİK YA DA KÜLTÜREL ŞİDDET, FİZÎKÎ ŞİDDET'TEN DAHA TEHLİKELİYakıcı gerçek şu artık: Çağımıza damgasını vuran şey, fizîkî şiddet (toplar, silahlar vesaire) değil; sembolik ya da kültürel şiddet.Kültürel şiddet, fizîkî şiddetten daha yıkıcı, daha tehlikeli: Doğrudan değil, dolaylı olarak saldırıyor hedefine kültürel şiddet çünkü.Toplarla, silahlarla değil; toplara, silahlara dönüşen sembollerle, imajlarla, hız ve haz üzerinden, ayartan, uyuşturan, insanlığın sorunlarına duyarsızlaştıran, hayattan kaçıran bir dille işliyor kültürel ya da sembolik şiddet.HIZ VE HAZ ÇAĞI DROMOKRASİ, AKLI