Başkanlık sistemi itirafları

Hatırlar mısınız; Başkanlık sistemine geçişi sağlayan 16 Nisan 2017'deki anayasa değişikliği referandumunda "hayır" çıkması için gecesini gündüzüne katan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı bir radyo programında aynen şu cümleyi kurmuştu; Ya Cumhurbaşkanı ile Başbakan ayrı partilerden olursa o zaman n'olur Bu öyle bir cümleydi ki, yeni sistemi karalamak için o güne kadar savunduğu ne varsa hepsini çöpe atıvermişti. Zira yeni sistemin getirdiği en temel yenilik, zaten başbakanlık ile birlikte çift başlılığı da tamamen ortadan kaldırıyor olmasıydı. Kılıçdaroğlu, bu gafla -Sakarya Meydan Muharebesinin Sakarya'da yapıldığını zannettiği- konuşmasından çok daha büyük bir çam çevirmiş, "Meclis çoğunluğunu kastettim" gibi akla ziyan düzeltmelerinden (!) birini daha yaparak sıyrılmaya çalışmıştı. O günlerde CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel'in "18 maddeyi ezberden, tersten okur" diyerek genel başkanını savunmaya çalıştığını hatırlıyorum. Ve elbette Başkanlık sistemi için kendisinin de demediğini bırakmadığını Geçenlerde bir televizyona çıkıp bu defa öyle ifadeler kullanmış ki, donup kalmamak elde değil. Başkanlık sistemi ile birlikte gelen ittifak siyasetinin önemine vurgu yapmış kendileri! Hep bahsettiğimiz, Türkiye'nin acı tecrübelerle dolu -kayıp dönemi- 90'lardaki seçimleri örnek vermiş. "Dört parti yüzde 20 küsur oy alsın, bir tanesi yüzde 22 alsın, 100. yılda iktidar olalım. Onun yerine bu ülkede oy kullananların en az yarısından bir fazlasının oyunu almış bir iktidarın gelmesinden doğru bir şey yok. Eee! Biz ne diyorduk Özgür Bey Sizler o karanlık 90'lara güzellemeler yaparken Vatandaşın oy kullanırken kimin kiminle koalisyon kuracağını bilmediği, kurulan koalisyon hükûmetlerinin de en fazla bir yıl ayakta kalabildiği parlamenter sistemi savunurken Biz Başkanlık sistemi ile gelen ittifak siyasetinin kıymetini anlatmıyor muyduk "Partiler artık 501'e ulaşmak için daha geniş kitlelerle uzlaşma yolunu aramak zorunda kalacak", "Vatandaş da artık kimin kiminle iş tutacağını sandığa gitmeden önce bilecek ve ona göre karar verecek" demiyor muyduk Bakın bunun kıymetini şimdi kendileri anlatmaya başladı. Buradan şu tespite varabiliriz; Bunlar hele bir ittifak tabanına HDP'yi kabul ettirebilsinler Bir de bunu göstere göstere seçimi kazanabilsinler Görün bakın Başkanlık sistemini nasıl dört koldan savunacaklar! Bugüne kolay gelmedik ama İnternette emekli bir Jandarma Özel Harekâtçımızın (JÖH) röportajı var. Dinledikçe hislendim, daldım daldım 90'lara gittim. Her sabahına ayrı bir faciayla uyandığımız 90'lar. İmkân olsa da her Türk gencine tekrar tekrar izletebilsek, hakkıyla anlatabilsek o yılları. Bizler, aklımız sardığında 80'lerin ortalarındaydık. Neyin ne olduğunu anlamaya başladığımızda 90'lara gelmiştik. Kesinlikle şanssız bir nesildik Ama sonra öğrendik ki, bizden öncekilerin durumu daha beterdi. Bu zincir kırılmalıydı Hiç değilse bizim çocuklarımız için. Öyle de oldu. Çok şükür, bizim gençliğimizde hayal olan profesyonel askerlik çocuklarımızın gençliğinde hayata geçti. Umutla beklenen "bedelli"nin yerini "temelli" aldı ve askerlik, iş hayatına başlayan gençlerin önünde engel olmaktan çıktı. Tıpkı imrendiğimiz Batılı ülkelerdeki gibi Artık acemi askerlerimiz dağlarda terörle mücadele vermiyor ki, profesyonel askerle yürütülen mücadele ve İHA-SİHA gibi en üst düzeyde teknoloji kullanımı sayesinde dağlarda da terörist sayısı neredeyse 100'ün altına indi. Önümüzdeki yıl sınırlarımız içindeki dağlardan PKK teröristlerinin tamamının kökü kazınacak inşallah. Şu kaderin cilvesine bakın ki, aynı yılın ortalarında bir seçim yapılacak ve vatandaş sandıkta bundan